İktisat Hareketi bir kadro hareketidir. İnsanların istikameti ve bilgi birimi birikimi ile ilgilenir.

Blockchain sistemi ve sanal para nedir?

İktisatçı Gazeteci Ahmet Kaplan ile Mütekellim, Din Felsefecisi ve Fizik Antropolog Prof. Dr. Yunus Emre Akkurt, dijital parayı ve özellikle Blockchain’i, finans sektörüne etkisini ve hatta gelecekte toplumlara varacak etkilerini araştırdı.

Ahmet Kaplan ve Prof. Dr. Yunus Emre Akkurt’un sorularını kayıt sistemleri uzmanı – İktisat Hareketi Üyesi Sadık Uslu cavaplandırdı. İşte Blockchain hakkında bilmek istediğiniz herşey!

Son yıllarda gündemimizi meşgul eden sanal para birimleri hakkında çok değişik bilgiler yer alıyor. Yapılan tüm işlemler, tamamen halka açık olan sanal para, vatandaşın kafasında soru işaretleri oluşturuyor.

Şifrelenmiş işlem takibi sağlayan dağıtık veri kayıt sistemi olan Blockchain, 2008–2009 yılları arasında Bitcoin ile birlikte Satoshi Nakamoto tarafından icat edilmiş. Satashi Nakamoto’nun bir kişi ya da grup olduğu hala bilinmiyor.

Kendisi bu teknolojinin tam anlamıyla çalıştığından emin olduktan sonra insanlara hibe ettiğini ve başka teknolojiler üzerinde çalışmalara yoğunlaşacağını belirttiği bir mailden sonra ortadan kaybolduğu belirtiliyor. Gerçek paraya alışmış eliyle paraya dokunan insanlara, dokunamadığı sanal bir parayı anlatmak ve kabul ettirmek gerekiyor.

İktisatçı Gazeteci Ahmet Kaplan ile Mütekellim, Din Felsefecisi ve Fizik Antropolog Prof. Dr. Yunus Emre Akkurt, sanal parayı ve özellikle Blockchain’i, finans sektörüne etkisini ve hatta gelecekte toplumlara varacak etkilerini araştırdı.

Ahmet Kaplan ve Prof. Dr. Yunus Emre Akkurt’un sorularını kayıt sistemleri uzmanı – İktisat Hareketi Üyesi Sadık Uslu cevaplandırdı.

….

İşte Blockchain hakkında bilmek istediğiniz herşey!

SORU: Blockchain Sistemi nedir? Herkesin anlayabileceği şekilde açıklayabilir misiniz?

Sadık Uslu: “Blockchain” terimi; İngilizce iki kelimenin birleştirilmesi sonucu oluşmuş bir terimdir. Açılımı, “block” ve “chain” kelimelerinin karşılığı olan; blok ve zincir anlamındaki Blokzinciri tamlaması şeklindedir. Yani; birçok blok ve bu blokları birbirine bağlayan zincirlerden oluşmuş, paralel ve dikey birleşik sistemler organizasyonudur.

Daha basit ifadeyle, bir defter düşünün. Bu defterin her yaprağını bir blok olarak kabul ederseniz, her sayfa ortasından bir şiraze ile birbirine bağlanmış ve tamamlanmış her yaprağa da birer sayfa numarası (ek şifre) verilerek, sayfa içeriğindeki dataları sıkıştırmak suretiyle bir uzantı yekun oluşturup, bu yekunu sonraki sayfalara devir etmesi gibi bir sistematiği vardır. Tıpkı; hesapların sayfa sonu devir bakiyesinin, yeni sayfanın başlangıç bakiyesi ile ilişkilendirilmesi gibi düşünebilirsiniz. Sonuç itibariyle bu bakiyenin bir borç-alacak hikayesi vardır. Sistem bu hikayeyi kodlama şeklinde bir uzantı haline getirerek, doğrulamayı yapan unsurun bağımsız kodu ile kaynaştırıp sahipli şifre haline getirilir.

Kabaca doğru bir mantık kurulabilmesi açısından anlatmaya çalıştım. Burada bilmemiz gereken bu sistemin teknik detayları değil, böyle bir sisteme neden ihtiyaç duyulduğudur. Finansal sistemin güven vermeyen hangi açığı böyle bir arayışa sebep oldu? Bunların analiz edilmesi gerekir. Blok zincir sistemine duyulan motivasyon, bir nevi, mevcut borca dayalı finans sisteminin güven telkin etmediği gerçekliğinin de kabul edilmesidir. O halde, konu ile ilgili çalışmalar yapan akademisyen ve uzmanların şuna dikkat etmeleri elzemdir. Finans sisteminin yeniden yapılandırılmasını vadeden bu sistemi, hangi değer sayım üzerine kurgulayacaksınız?
İçerisinde bulunduğu toplumun hassasiyetleriyle bağdaşan, mal ve hizmet üretimi ile barışık, faizden arındırılmış, ekonomiyi yok etmeyecek bir değer sayım ile kurgulamanız gerekir. Özellikle; hükümetlerin buna dikkat etmesi, uzmanların ise bu yönde çalışma ve gayret göstermeleri gerekir.

SORU: Blockchain sistemi birden bire hayatımıza nasıl girdi? Bu sistemin tarihi bir süreci neden hiç yaşanmadı?

Sadık Uslu: Tabi ki bu süreç yaşanmıştır. Yukarıda da kısmen değindim. Bu sistemin tam adı, elbette önceki yıllarda bu şekilde ifade edilmiyordu. Zamanla; bilgi işlem teknolojileri, kayıt sistemlerinin daha da gelişmesinin önünü açtı. 1990’lı yıllarda işletmeler finansal kayıtları ile birlikte neredeyse diğer tüm kayıtlarını bilgisayarlara aktarmaya başladılar. Aslında; gerçek blok zincirler de bu tarihler itibariyle oluşmaya başlamıştır. Bu gelişmeler, muhtemelen bilişim ve teknolojinin de doğal sürecinde kendiliğinden ortaya çıkmış ve sonrasında arşiv halindeki dataların düzenlenmesi şeklinde bu günlere kadar gelmiştir.

SORU: Gerçek Blok zincir dediniz. Gerçek Blok zincir ne demektir?

Sadık Uslu: Gerçek Blok Zinciri’nden kastım, günümüzdeki ifadesiyle Blockchain’in içerik karşılığıdır. Bilgisayarlı kayıt teknolojileri ile yedekleme mantığı işlevsel hal aldı. Bir gün boyunca yapmış olduğunuz işlemleri, aksam iş bitiminde bir diskete yedeklerken sadece o iş gününüzdeki kayıtları değil, tüm hard diskinizi yedeklemiş olursunuz. Ya da ilgili yazılım içerisindeki, sadece o gün kayıt ettiğiniz işlemleri değil, tüm kayıt hareketlerini yedeklersiniz. Ertesi gün tekrar yeni bir kayıt alırsınız ve aldığınız kayıtlar içerisinde önceki tüm kayıtlarınız mevcuttur. Her kayıt kendi zaman damgasını ve öncesini kapsar. Bu nedenle, her kayıt bir sonraki kayıtların içerisinde var olan iç içe geçmiş zincirler şeklinde temerküz eder. Dolayısıyla; bu tarihlerden sonraki kayıtlar, günümüzde bahsedilen Blockchain sisteminin ilk uygulamaları olmuştur.

SORU: Peki; bu noktada akla şöyle bir soru geliyor. Bu durumda Blockchain Sistemi neden yeni bir argüman olarak sunuluyor?

Sadık Uslu: Günümüzde özellikle yaygınlaştırılmak istenen uygulama biçimi blok zincir sistemlerinin parasallaştırılması sürecidir. Yani muhasebe kayıt sistemleri, ya da ifade edilen şekliyle (DDK) Dağıtık Defteri Kebir sistemleri para unsuru şeklinde kendinden menkul bir değer olarak gösterilme gayretinde. Tabi; sanal bir varlığın tam anlamıyla bir değer ifade etmesi, o sanal varlığın karşılığının neye dayandığı ile ilgili olmalıdır. Evet, siz bir sanal varlığa değer atfedebilirsiniz. Peki; bu sanal varlığın karşılığı, yani rezerv aldığı değer nedir? Bu sorunun cevabı net bir şekilde ortaya konulmalı. Eğer amaç sistemi revize edip, borca dayandırılmış olan mevcut zihniyeti ortadan kaldırıp yerine gerçek bir finansal anlayış tesis etmekse; bu sanal değerler, insanların hayatına dokunabilecek dinamikleri vaat edebilmeli. Verebilmeli. Garanti etmeli… Verebiliyor mu? Vermiyor. Garanti edebiliyor mu? Etmiyor.
Neden? Blok Zinciri kayıt teknolojisi, doğru ve güzel bir teknolojidir. Ama zulüme şifrelenmiştir. İşte Blok zinciri sisteminin bu zulümden ayrıştırılması lazımdır.

SORU: Hali hazırda tesis edilmek istenen Blockchain Sisteminin bir karşılığı yok mudur?

Sadık Uslu: Blockchain sistemi, bir veri kayıt sistemidir. Özellikle buraya vurgu yapmaya çalışıyorum. Blockchaini, sanal para olarak düşünmeyin. Çünkü sanal para değildir. Aslında; kafaları karıştıran şey de bu. Belki de; kafaların karıştırıldığı yer burası… Tabi ki; günümüze gelinceye dek Blockchain diye bir isimlendirme yoktu. Nitekim o zamanlar, şifreleme işlemi de farklıydı. Hatta belli başlı bazı işlemlerin şifre olduğu bile bilinmiyor olabilir. Bilgiye ulaşma biçimi, kendi başına bir şifreydi belki… Daha manuel ya da mekanik haldeydi, diyebiliriz.  Ancak; borç-alacak ilişkilerinin düzenlenmesi ve kayıt altına alınması süreci daha benzer yapıdaydı. Kayıt sistemlerinin günümüze gelinceye kadar işleyişindeki amacın, verilerin güvenli bir şekilde muhafaza edilmesi olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla sistem, kayıtların muhafaza edilmesi konusunda gayet başarılıdır. Finansallaşma yönündeki evriminin dinamiğini de bu başarıdan alır.

Bu nedenle; kayıt teknolojileri günümüzde şekil değiştirmiştir. Bilişim ve teknoloji devlerine can suyu olacak “COİN”lerle harmanlanarak sadece finansal bir nitelik kazanmış, bu şekilde kullanılması amaçlanmıştır. Böylece; kendi içinde sanal para transferinin takibine ve denetimine alan açmıştır.

Dolayısıyla; Blockchain sistemi, coin adı verilen sanal paralar üzerinden, mevcut Borca Dayalı Para Sistemi’nin güncellenmesi yönünde işlevsel bir yapıya bürünmüştür. Ayrıcalıklı bir grup tarafından basitçe üretilen sanal paraların blok zincir sistemi marifetiyle kontrollü hale getirilmesi, bu kayıt sistemini yeniden sektör haline sokmayı amaçlamaktadır.
Tıpkı; bankaların bir zamanki mevduat hesaplarının günümüzdeki KRS (Kısmi Rezerv Sistemi) marifetiyle bugünkü Borca Dayalı Para Kredi sistemine dönüştürülmesi gibi. Aynı vahamet bu kez teknoloji ve bilişimi arkasına almış durumda. Bu kez gerek bilişim, gerekse teknoloji devleri paylarını fazlasıyla alacak görünüyor. Bunun içinse; vazgeçilmesi mümkün olmayan muhasebe kayıt mekanizması sanal paraların üretilme ve yayılımı ile birleştirilerek toplumsal kabul niteliğine büründürülmüştür.

Evet; sisteme yalın olarak bakarsanız her hangi bir karşılık söz konusu olmadığını görürsünüz. Zaten; sistemi hakim kılmak için gerçekte de herhangi bir karşılık gereksinimi yoktur. Eğer; tek amacınız alış-verişlerinizi ve borç-alacak kayıtlarınızı sağlam bir şekilde tutmaksa…

Peki dijital sistemde karşılık denen şey nedir?

Sadık Uslu: Burada Bitcoin, Litecoin gibi “coin”ler, Blockchain Sistemi’nin tamamlayıcısı olarak kullanılıyor. Bu nedenle Blockchain ifadesi yeni bir argüman olarak karşımıza çıkıyor. Bu noktada Sanal Paraların sorgulanması ihtiyacı doğuyor. Sanal Paralar konusu; çok geniş bir şekilde ele alınması ve analizlerinin yapılması gereken bir konudur.

Kısaca ifade edersek; sanal paraların da diğer “banknot” paralar gibi herhangi bir karşılığı yoktur. Dolayısıyla karşılığı olmayan sanal paraların hayali karşılıkları, altın madenciliğinin sanal takliti şeklinde modellendirilmiştir. Sanal Paraların üretim süreci; icatçı bir grup tarafından yazılan algoritmalar ile sanal varlıklar haline getirilerek,  sanal para madencilerine arz ediliyor. Üretim aşamasında da şifreleme gibi uygulamalar kullanılarak, sureti haktan görünen Blockchain Sistemi’ne yamanıyor.

SORU: Bu durumda Sanal Paralar ve Blockchain Sistemi, gerek değerlerimiz gerekse toplum yapımıza uygun değildir diyebilir miyiz? Ya da finansal anlamda bu sistemlerin nasıl olması gerektiği ile ilgili bir yaklaşım var mı?

Sadık Uslu: Bu hususta Kuranı Kerim, Bakara Suresi 282 ayeti kerime de kayıt işlemlerinin ve borçlanma mantığının nasıl yapılması gerektiği konusunda uzun uzun anlatıyor. Allah CC insanların nasıl hangi argümanlar ile bozulacağını ya da inşa olunacağını en iyi bilendir. Bakara Suresi 282 ayeti, Kuran’ı Kerimin en uzun ayetidir. Ayeti kerime baştan sona tam okunursa konu daha iyi anlaşılır tabi…

Mealen kısa cümlelerle ifade etmeye çalışayım. Rabbimiz; Ey iman edenler, aranızda belli bir zamana kadar birbirinize borçlanırsanız bunu yazın, der. Doğru ve düzgün bir kayıt tutulması gerektiğini öğütler. Başka; Aranızdan bir kâtip bunu adaletle yazsın. Kâtip Allah’ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan geri durmasın. Artık o yazsın, borçlu da yazdırsın; rabbi olan Allah’tan korksun ve borçtan hiçbir şeyi eksik bırakmasın, der.

Kâtip; müminlerden, cesur, güvenilir, dürüst olsun, der. Faiz, haraç gibi gayrimeşru işler, bu alış verişin içerisine asla girmesin, der. Eee, peki günümüzde durum böyle mi? Bir Müslüman bir Müslümandan borçlanırken kimi ya da kimleri kâtip olarak tutuyor?

Faizci finans kurumlarını… Yani bankaları. Kendisi borç veremiyor. Ne yapıyor. Bankadan kredi çektiriyor, kredi parasını alıyor, evini arabasını öyle veriyor. Bu; bir Müslüman için Allah’ın muradına uygun bir alış veriş ya da borçlanma biçimi midir? Hayır… Dolayısıyla; bu zihniyet ile abad olunması mümkün değildir.

Tabi konu sanal paralar…  Sanal paraların gerçek bir karşılığı yoktur. Arkalarında kurumsal bir güvence de yoktur. Zamanla karşımıza çıkması muhtemel teknolojik ve yazılımsal daha birçok marazası da olacak. Bu bağlamda, Blockchain Sistemi’nin sanal finans anlayışına meze edildiğini de üzülerek izliyoruz. Dolayısıyla; bu sıkıntılı finans anlayışının ivedilikle kayıt sistemlerinden arındırılması gerekir.

SORU: Teknolojik ve yazılımsal marazalar neler olabilir? Burayı biraz açabilir misiniz?

Sadık Uslu: Yani, buna ilişkin gelişmeleri hali hazırda yaşıyoruz. Geçtiğimiz aylarda ilginç bir haber çıkmıştı, “Çinli bilim adamları bakır madeninden altın ürettiler” şeklinde… Burada bakırın altına dönüşmesinden ziyade, altın madeninin sanal maden haline getirilmesine vurgu yapılıyor. Altın saf bir madendir. Oysa belli bir ısı düzeyinde bakıra, argon ile bileşik oluşturarak altın özelliği katılması ise saf bir madenin yapısal özelliğini taşımaz. Burada bakır madeninin iletkenliğini, altın madeninin iletken özelliklerine yakınlaştırılmasına ya da daha iletken hale getirilmesine vurgu yapılıyor. Burayı böyle okursak; altının fiziki varlığına atıfta bulunularak sanal değer oluşturmasının söz konusu olduğunu göreceğiz. Tabi, bu tip bilimsel çalışmalar, akabinde bilişim sektörüne sirayet edecektir. Bilişim sanayide kullanımı mümkün olacak ve kripto para seri üretimine katkı sağlayacaktır. Zira en hızlı para üretimini hangi makinalar yaparsa; o makinaları işleten/üreten şirketlerin daha fazla para üretme imkanı da körüklenecektir. Bu silsilenin teknoloji tekelini körüklemesi kuvvetle muhtemeldir.

SORU: Kripto Para dediniz. Bir “Sanal Para” nasıl “Kripto Para” haline gelir?

Sadık Uslu: Kripto paralar, sanal paraların Blockchain kayıt teknolojisi marifetiyle şifrelenmiş halleridir. Günümüzde hali hazırda tüm finansal kayıtlar sanaldır. Örneğin; bankalarda bulunan mevduatlar neredeyse tamamen sanaldır. Peki; kripto paralar zaten sanaldır. Ne fark var arada? Aradaki fark şudur. Mevduatlara bankalar kefildir. Biraz önce ifade etmiştim, kripto paralarda böyle garantör bir kurum yoktur. Keşke mevduatların bir karşılığı olsaydı, parayı kısıt hale getiren bir zulüm mekanizması olmasaydı da sistem böyle devam ediyor olsaydı. Ancak; mevcut bankacılık sistemi borca dayalıdır. Dolayısıyla karşılığı yoktur. Borca dayalı olduğu için de faizsiz para üretiminden bahsedemiyoruz. Çünkü her 1 birim paranın piyasaya sokulmasına karşı, sistem 1 birim + faizi geri istiyor. Yani parayı aldığınız an geri faiziyle birlikte ödemek zorundasınız. Dolayısıyla faizli finans anlayışı, adeta paranın sırtına yapışmış kan emici vampir gibi vazgeçilmez bir biçimde işletilmektedir.

SORU: Sanal Paralar konusunda ülkemizdeki çalışmalar ne düzeydedir? Bu konuda neler yapılabilir?

Sadık Uslu: Evet, bu konuda hükümetlerin de çalışmalar yapması gerekir. Nasıl bilişim ve yazılım sektörü kayıt sistemleri teknolojisini günümüze kadar taşımışsa, bu süreç devam edecektir.  Burada önemli olan nokta, nasıl devam edeceği konusudur. Sanal Paralar, karşılığı olmayan, her hangi bir değer üretmeyen, üretmediği gibi de tüketimi körükleyecek bir anlayışla mı; yoksa karşılığı olan, gerçek bir değere dayanacak şekilde mi üretilecektir? Önemli olan gerçek bir değere dayanması, borç ve faiz üretmemesidir. Bu konu bağlamında ülkemizde de bazı çalışmalar yapılıyor. Ancak takip ettiğim kadarıyla, günümüze değin yapılan çalışmalar, mevcut Borca Dayalı Para Sistemi’ni ödünler niteliktedir. Chain, coin gibi ifadelerin önlerine milli ve yerli gibi duran kelimeler eklemlenerek milletimize yutturulmaya çalışılıyor. Maalesef, mevcut borç yükünün tabana transferini hızlandıracak yapıda motive edildiğini gözlemliyorum.

Blockchain sistemi ve sanal para hakkında son değerlendirmenizi alabilir miyiz?
Sadık Uslu: Biz, “İKTİSAT HAREKETİ” mensupları olarak bu konuları sürekli çalışıyoruz.
Bu çalışmalar, mevcut finansal sorunların çözümünü ve yeniden yapılandırılmasını kapsamaktadır. Mevcut sıkıntılara yeni bir değer sayım ile yaklaşılması gerektiğini düşünüyoruz. Mevcut Borca Dayalı Para Sisteminin çöktüğünü görüyoruz.
Devletimizin ve milletimizin bu çöken sistemin altında kalmaması için finansal sistemin yeniden inşa edilmesi gerektiğini biliyoruz. Bu hususta hazırlıklıyız, mevcut argümanlarla ya da dijital yöntemlerle sorunları bertaraf edecek alternatif modellerimiz mevcuttur.

İktisat hareketi sosyal medyada da çalışmalarını etkin bir şekilde sürdürüyor. Sosyal medya çalışmaları https://twitter.com/iktisathareketi adresinden izlenebilir.

Bir yanıt yazın