İktisat Hareketi bir kadro hareketidir. İnsanların istikameti ve bilgi birimi birikimi ile ilgilenir.

Büyük çıkışlar büyük ideallerin üzerinden gerçekleşir

Tarihimizi incelediğimizde, büyük çıkışların üç sacayağı olduğunu görürüz.

Birincisi, sahip olunan köklü değerlere bağlılıktır. İkincisi, mevcut gerçeklerin tüm çıplaklığı ile bilinmesi ve üçüncüsü de yeni bir değersayımın (paradigma) ortaya konulmasıdır. İşte bu üç olgu, her tarihi büyük çıkışımızın temelini oluşturur.

Şimdi bunları özetle açıklayalım.

Bir insan ya da kadro bu millete hizmet edecekse, şu üç hususu özümsemiş olması gerekiyor. Yani bunlar özünde var olması gerekiyor. Öncelikle her zaman haktan yana olmalı ve hakkı üstün tutmalıdır. Eğer bir yerde hakkı üstün tutanlar değil de kuvveti üstün tutanlar galip geliyorsa orada köklü değerlerimize geleneklerimize sahip idareciler yok demektir. Varsa da yok hükmündedirler. Tabi, kadronun özünde hakkı üstün tutuyor olması tek başına yeterli değildir. Kadronun aynı zamanda eline, beline, diline sahip olması yani nefis terbiyesi yapması gerekir. Nefsine hâkim olamayanlar, milletin ortak malından (beytül mal) çalmaya kalkarlar. Karısına kızına yan gözle bakmaya başlarlar. İnsanları kategorize edip bir kısmını aşağılamaya bir kısmını da yüceltmeye başlarlar. Bu da toplumda, kardeşler arasında bir gerginlik, bir dargınlık, bir kırılma ve bir kavga ortamı oluşturur. Üçüncü olarak da millete hizmet edecek olanların gönül adamı olmaları gerekir. Maneviyatçı olmaları gerekir. Dünyalık hırslarının esiri olarak hem kendilerini hem de toplumu helake (yokoluşa/köleliğe) sürüklememeleri gerekir. Sahip oldukları makamların geçici olduğunu ve ölümün herkesin kapısını bir gün çalacağını unutmamaları gerekir. Halka hizmet için geldikleri ya da getirildikleri makamlara yapışıp kalmamaları ve o makamları kendileri için devamlı kılacak oyunlara girişmemeleri gerekir.

Bir kadronun özünde haktan yana olması, nefsine hâkim olması ve gönül ehli olması da yeterli değildir.

Böyle bir kadronun eylemlerinde de üç şeyin açıkça görülmesi gerekir. Doğru ile yanlışı ayırt edip doğrunun peşinde koştukları açıkça görülmelidir. Hayır ile şerri ayırt edip, hayrın peşinde koştukları ve hayırda yarıştıkları açıkça görülmelidir. Dahası ve hepsinden önemlisi, doğru bildikleri ve hayırlı olduğuna inandıkları fikirlerin arkasında dirayetle durmaları yani ısrar etmeleri gerekir. Zorluklar ve yokluklar karşısında eğilip bükülmeden sıra dağlar gibi durmalıdırlar. Bizler tarihimiz boyunca büyük çıkışları gerçekleştiren kadroların bu ortak özelliklere sahip olduklarını görüyoruz. Bunu, sahip olunan köklü değerlere bağlılık olarak özetleyebiliriz.

Büyük çıkışların ikinci sacayağını, bu görüşlere sahip olan kadronun mevcut gerçekleri tüm çıplaklığı ile bilmesi oluşturur.

Günümüzün çıplak gerçeği, hepimizin Borca Dayalı Para Sistemi ile paranın kölesi haline getirildiğimiz gerçeğidir. Bugün yönetimin hâkimi para sistemidir. Bu para sistemine hükmedenler de bir avuç finans kapital azınlıktır. Şu anda uygulanan ekonomi politikaları halkın ya da idarecilerin tercihleri değil finans kapitalin emirleridir. Bunlar, parayı ölçü olmaktan çıkarıp kısıt haline getirdikleri için, istedikleri bir yaşam tarzını bize dayatmaktadırlar. Hepimizi tektipleştirmekte ve davranış desenlerimizi standartlaştırmaktadırlar. Bunun adı köleliktir. Büyük bir çıkışın kadrosu, günümüz gerçeği olan bu köle mekanizmasını en ince detayına kadar bilip reddetmelidir. Önder kadro, Allah’dan başka bir egemen güç tanımaz. Allah’dan başka bir egemen gücün kendisine tayin ettiği alanda hükmetme gayreti içerisinde olanlar, sonunda her şeylerini kaybetmeye ve ezilmeye mahkumdurlar. Tarihimizin büyük çıkışlarında, bu ikinci sacayağını da görüyoruz.

Büyük çıkışların üçüncü sacayağını ise, köklü değerlere bağlı ve mevcut köle düzenini reddeden kadronun ortaya koyduğu yeni değersayım (paradigma) oluşturur.

Günümüze bu yeni değersayım, Doğal İktisat Döngüsüne dayalı Adil Bölüşümü öneren özgür yaşam değersayımıdır. Para kısıt halinden çıkarılıp ölçü haline dönüştürüldüğünde ve üretim ile ölçü arasında denge oluşturulduğunda, bugün yaşanılan yapısal sıkıntıların tamamından kurtuluruz. Yeni bir dünyanın temelleri atılmış olur.

Değerli dostlar,

Tarihimizin her büyük çıkışı, bu temel bileşenleri barındırmıştır. Neredeyse son iki yüz yıldır bize dayatılan ekonomi politikaları ve onun yaşam tarzını kabul etmeye mecbur değiliz. Bugün gelinen noktada, bize bu dayatmaları yapanların birer birer tıkandıklarını ve çöktüklerini görüyoruz. Onların bu tıkanmışlıklarını da aşacak şekilde kendi özümüze uygun çatışmayan ve çatıştırmayan bir değersayım ile yepyeni bir başlangıç yapabiliriz.

Barış, bu toprakların gerçek adıdır.

Yapacağımız tek şey, ayağa kalkıp bize dayatılan tiyatroyu reddetmektir. Özümüze dönüp, barışa durmaktır.

Selam ve sevgilerimle

Bir yanıt yazın