Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da katıldığı finans toplantısında bize göre bugüne kadar faiz düzenine karşı yaptığı en net ve umut var konuşmalarından birisiydi.’’ İktisat Hareketi ‘’kadrosu olarak; yıllardır söylediğimiz temel ekonomik tespitlerin, farklı kavramlar kullanılarak Cumhurbaşkanımız tarafından ifade edilmesi olumlu bir gelişmedir.
Cumhurbaşkanımızın konuşmasının tahliline geçmeden, önemli bulduğumuz ifadeleri şunlardır:
- Faize dayalı sistem
- Katılım bankacılığı yalanı
- Katılım finans sistemi
- Kaçınılmaz ekonomik durgunluk.
- Güçlü devlet için güçlü ekonominin şart.
- Önümüze konulan finans modellerinin çıkmazları.
- Ekonominin temel işlev, tasarruflarla reel sektör arasında ilişkiyi kurma konusunda hakkıyla yerine getiremediği.
- Sistem, ekonominin tamamına hükmeden ve istikrarı tehdit eden bir konumdadır.
- Tüm sektörler finans sektörlerini besler nitelikte olup sürdürülemez halde olması.
- İnsan odaklı ve üretimin asli unsur olduğu bir yapıya süratle geçilmesi gerektiği.
- Alternatif finans bu dönüşümde temel unsur olacağı.( hangi alternatif model!)
- Adaletsizliği sürekli büyüten bir sistem, uzlaşma yolu ile yeniden yapılandırılmalıdır.( nasıl bir uzlaşma!)
- Faize dayalı sisteme karşı çıkmamız, inancımızın buna cevaz vermemesinin yanın da insani yükünün de ağırlaşmış olmasıdır.
- Geleceğin dünyasında faize dayalı bir sistemin yerini risk esaslı paylaşıma dayalı bir katılımcılığın olduğu, yeni bir finansal mimariye bırakılacak.
- Alternatif finansal uygulamalar dünyada derinlik kazanmaktadır.
- Risk paylaşımı ile yeni finans modeli ile üretime katılmak.
- Türkiye ye saldırı ekonomi boyutu iledir.
- 15 Temmuz hıyanet girişiminin ekonomiyi de hedef alan bir hıyanet hareketi olduğunu biliyoruz.
- Güçlü bir ekonomiye sağlam bir finans sistemine ihtiyaç duyduğumuz açıktır.
- 2008 krizi ardından sistemin sürdürülemez olduğu görülmüştür.
- Dünyayı yeni bir ekonomik durgunluk korkusu sarmış durumda. Bu büyük dönüşüm kaçınılmaz olarak yaklaşıyor. Türkiye Bu dönüşümün seyircisi değil aktörü olacak.
Konuşmasının bizce önemli 21 madde de Cumhurbaşkanının ifadelerini özetledik. Kısa kısa bu maddelerin bizdeki karşılığını yeniden ifade edelim.
1.Faize dayalı sistem:
Bunun ilk adımı borçtur. Faiz sistemi borçlanma ile başlatılıyor. O halde borç faiz ilişkisinde öncelik borç olgusu olduğu için, sistem borca dayalı olarak tanımlanmalıdır. Faiz, kabul ettirilmiş bir borcun getirisidir.
O halde faiz borcun sonucu, enflasyon faizin sonucudur. Bu her iki olumsuzu da besleyen üreten, parasal borç mekanizmasıdır ki, bizde buna Borca Dayalı Para Sistemi diyoruz.
2-3. Katılım bankacılığı yalanı ve Katılım finans sistemi
Bankacılık sistemi, kurgusal olarak borçlanma modelinin işleyiş çarkının temel manifestosudur. Bütün reel sektör çeşitlendirilmiş modellerle bankacılık modeli içinde borçlandırır. İster tasarrufa faiz versin, ister alsın, yapı borç çarkı içinde sürdürülür.
Faizsiz finans, katılım bankacılığı gibi tanımlamaların uygulamada faizden beri olması sistem gereği mümkün değildir. Cumhurbaşkanı katılım ifadesi ile bankacılık ifadesinin yan yana gelmeyeceğini söylemesi, katılım finans tanımlaması içinde tutarlı olmakla beraber; bu finansın oluşturulma biçimi de faizle olduğu için, Cumhurbaşkanımız burada eksik bilgilendirilmiştir.
Yani Finans tanımlaması kredi modeli içinde borç modeli ile olur. Ancak finansın yeniden oluşturulması borca dayalı olmadan yapılırsa finans yerine yeni bir kavram kullanmak daha doğru olacaktır. Bu arada katılım faizsiz banka, İslami banka gibi tabirlerin hepsi halka karşı birer narkozdur, faize İslam kılıfıdır.
4.Kaçınılmaz Ekonomik Durgunluk
Bir ekonomide üretim ve tüketim ilişkisi bozulunca, hızlı bir şekilde sermaye çok küçük bir azınlığın eline geçer. Bu azınlığın bütün üretimi finanse etmesi, tüketimin hepsini yapması söz konusu olmadığı için, toplumun çok büyük kesimi alım gücü yetersizliğinden gerekli tüketimi yapamaz.
Tüketimdeki daralma direk üretimi etkileyerek firmalar üretim daralmasına gider stokları tüketir. İşsizlik artışları ile sermayenin tekel elinde, borç modelinin hızlı biçimde finans sektöründe hareket ederek, el değiştirmesi ekonomiyi üst üste daralmaya götürerek ekonomik durgunluk oluşturur.
Cumhurbaşkanının dünyada olağan hale gelen ekonomik durgunlukla ilgili 2008 krizine gönderme yapması, krizin çözülemediğini söylemesi doğru olup, o zamandan beri Türkiye’nin alması gereken istikrar sağlayıcı politikaların uygulanmayışı, ayrı bir çelişkisidir.
Buna rağmen Türkiye, bugün kendi bağımsız iktisadi modelini kurabilir. Bu modeli uluslararası ticareti belirleyecek şekilde; önce komşularından başlamak şartı ile, gerçek kazan kazan prensibi ile uluslararası yeni bir iktisat modeli oluşturabilir.
5.Güçlü devlet güçlü ekonomi:
İktisat Hareketi olarak; güçlü bir devletin ancak iki temel dayanak üzerinde olduğunu söylüyoruz. Bunlardan biri, bir devletin bağımsız kendi ordusunun olmasıdır. İkincisi bağımsız ve borca dayalı olmadan üretilen devletin kendi parasının olmasıdır.
Sınırlarınızı koruyarak milletinizi koruduğunuz gibi, ekonominizi bağımlı ölçü olarak bağladığınız paranızı da koruyarak, milletinizi korumalısınız. Bugün paranın gücü tartışılmazdır.
Parayı yöneten tüm mal ve hizmetleri yöneten bir sermaye gücüne sahiptir. O halde bu güç hiçbir özel kurum kuruluşa verilemez. Bu ölçünün korunması milletin mal ve hizmetlerinin korunması demek olup; mevcut sistemdeki para tanım ve sistem içindeki giriş ve dolaşımı ve çıkış süreçleri, bizim doğal iktisat döngüsü dediğimiz, mizanın ve ölçünün korunması olan temel ekonomik denkliğin devlet tarafından kanunla korunaklı hale getirilmesidir.
Böylece bütün milletin menfaatine olacak yeni bir kalkınma modelinin denklik merkezi olacaktır.
Bu gerçekleşmediği sürece, faize yapılan itirazlar, sistem içindeki anlık çözüm oluyormuş gibi göz boyayıcı hamleler asla milletin lehine olacak uygulamalar olmayacaktır.
6.7.8.9: Finans modellerinin çıkmazları, tasarruflarla reel sektör arasında ilişki, istikrarı tehdit eden bir sistem:
Cumhurbaşkanı, bugüne kadar birçok program ve makalemizde ifade ettiğimiz, sistemin istikrarsızlığının kaynağının yapısal işleyiş biçiminin oluşunu bu konuşmasında net biçimde ifade etti.
Yani mevcut Borca Dayalı Para kredi sistemi ekonomide bir avuç faizci için çalışarak, genel ekonomiyi felç edecek biçimde kurgulanarak işlemektedir. Faiz düzeni, tüm reel sektörleri faiz kelepçeleri ile bağımlı hale getirerek, faiz ödemek için 24 saat çalışan iş adamları üretmiştir. İş adamları sistemi düzenleyenlere karşı hukuksal hiç bir şey yapamaz haldedir.
Reel sektör ile finans sektörü arasındaki ilişki, Cumhurbaşkanımızın ima ettiği yeni yapılanma olacaksa, İktisat Hareketinin önerdiği, reel sektörün kendi finans modelini üretmesi olmalıdır.
Bu son derece önemli bir konu olup ayrıca atılması gereken adımlardan sonra nasıl yapılacağı masaya yatırılmalıdır.
Reel sektör sürekli faiz üreten finans sektöründen bağımsız hale getirilmedikçe, sektörel büyümelerin gerçekleşmesi, dolayısı ile ülke büyümesinin gerçekleşmesi mümkün olmayacaktır.
Tasarruflarla reel sektörün muhtaçlığı bankalara yapılmaktadır. Tasarruf tanımlamasının yeni model içinde faiz üretmeyen ve aktif üretime katılan bir üretim yapısı içinde oluşturulması gerekir. Aksi halde mevcut düzendeki Bankacılık, Kısmi Rezerv Sistemi ile para yaratarak ekonomi değil, faizciler kalkınacaktır.
Dikkat çekmesi açısından altını çiziyoruz;
Tasarruf dediğiniz şey paradır, para dediğiniz şey, alım gücünü temsil eden ölçüdür. O halde ölçü biriktirilemez. Ölçünün biriktirilmesi mal ve hizmet döngüsünü felce uğratır. Ölçünün sahada aktif biçimde neyi ölçüyorsa onun karşılığı olarak var olma zorunluluğu vardır.
10.Adaletsizliği büyüten sistemle uzlaşma olmaz:
Cumhurbaşkanımızın mevcut finans sistemi ile bir uzlaşmacı yol gibi ifade ettiği bu durumun, onları ürkütmemek gibi bir niyet taşısa da, onların kulakları bu çıkışların ne manaya geldiğini çok iyi duyuyor.
Yani kendi sistemimizi faizsiz kurarken kimseyle uzlaşmak zorunda değiliz. Bizim uzlaşmamız Allah’la olduğu taktirde; onların yapacağı her hamleyle mücadele edebilecek bilgi, birikim ve iman birleştiğinde, zafer Allah’ın destekleyeceği ile olacaktır. Cumhurbaşkanını bu konuda uzlaşma yaklaşımları, bir dahaki seçimlerde aleyhine sonuç vereceği de açıktır.
Faize dayalı sisteme karşı çıkmak:
Cumhurbaşkanı, faize karşı çıkmanın sadece imani bir mesele olmadığını insani bir duruş olduğunu da vurguladı. Şimdi geçtiğimiz günlerde bizimde takdir ettiğimiz Diyanet İşleri Başkanlığının faizi yerden yere vuran ayetleri açık biçimde hiç olmadığı kadar hutbede okutması, bu karşıtlığın bütün topluma yayılması için önemli bir noktaydı.
Sivil toplum Örgütlerinin büyük organizasyonlarla bu işe sonuç alana kadar el atmaları gerekmektedir. Uğraştıkları konular elbette önemlidir ama Allah ile savaş hali, o konulardan daha önemlidir. Allah’a karşı olan bir sorumluluk gereği olarak; herkes kendi yapısı içinde bu işe omuz vermek zorundadır. Bizde iktisat Hareketi olarak her STK ile bu konuda gece gündüz çalışmaya hazırız. Bu birlikteliğin, milletimizin ve devletimizin menfaatine olduğu görülmelidir.
11…22. Alternatif finans sistemleri dünyada derinlik kazanması:
Mevcut sistemin çöktüğünü herkes ifade etmeye başlamışken, çözüm önerileri olarak getirilen alternatif model diye birçok model öneriliyor. Bizim burada gözlemlediğimiz yeni gibi taktim edilen bu modellerin temel bir ortak özelliği, yine küresel finans sistemine bağımlı hamleler olduğunu, perde arkasından yöneltildiğidir. Merkez Bankaları üzerinden küresel finansın yeni sisteme geçiş çalışmaları olan ‘’Nakitsiz toplum, sanal para, kripto paralar, bu oyunun yeni düzenlemeleridir.
Kontrolün küresel finansın elinde olması, yeni bir oyun kurması, onların önerdiği yeni yapılanmalar sadece çöken oyunlarını yeniden kurma süreçleridir. İşte onların banka düzenekleri üzerinden, dijital kripto para yapılanmasında olduğu gibi.
Modeli kendiniz kuracaksınız. Bağımsız bir reel sektöre hizmet eden faizsiz bir finans sistemi kuracaksınız. İşte buda Taban ekonomisi olarak İktisat Hareketi tarafından önerilmektedir.
Sağlam bir ekonomik sistemi ancak bağımsız kurduğunuzda sağlam olarak inşa edebilirsiniz. Bu size güçlü bir üretim kabiliyeti kazandırırken modelinizi ithal edecek olan ülkeler arasında da yüksek bir ticaret pazarı oluşturabilirsiniz.
Türkiye’nin, Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi dünya ekonomisindeki değişimde aktör olabilmesi için, kısa kısa özetlediğimiz temel ekonomik kurama geçmesi gerekir.
Siyasal yapının değişmesi ile irade beyanı açısından güçlü bir liderin güçlü ekonomik modele ihtiyacı vardır.
İşte o zaman, Yeni Dünya Ekonomi (Taban Ekonomisi) modelinde Türkiye, asıl oyun kurucu konumunda olacaktır
Selam ve dua ile.
Yunus EKŞİ