İktisat Hareketi bir kadro hareketidir. İnsanların istikameti ve bilgi birimi birikimi ile ilgilenir.

Hükümetler Laikliğe Değil Ama İslâm’a Göre Faizli İç ve Dış Borç Yapamazlar

Kadın ve erkek bütün mümin kardeşlerimizden yaşanan ve yaşanabilecek olan her konuda sorular almaktayız…

Toplumumuzun İslami bilgi düzeyi ve ilgi alanlarını bu sorular çizgisinde takip edebiliyoruz. Cevaplarını verebilmek için bizi çalışmaya sevk eden bu sorular arasında gerçekten hayati ve ilginç olanları da vardır.

Bunlardan bir tanesini cevaplarıyla birlikte sunalım. Sonra da bu sorunun ve cevabının çağrıştırdığı soruna yoğunlaşalım:

Eşler Birbirlerinden Gizleyerek Borçlanabilirler mi?

İslam Hukuku’nda mal ayırımı ilkesi vardır. Erkeğin malı erkeğin, kadının malı da kadınındır. Ancak ailenin nafakasını sağlamakla yükümlü olan erkek yani kocadır. (Nisa 7,11, 32 34)

Borçlanma

Eşler birbirinden habersiz olarak borçlanabilirler. Çünkü her biri, birbirinden bağımsız olarak atılım yapabilir, örneğin ticaret yaparak borçlanabilir. Ancak içinde yaşanılan İslam dışı toplumun yasal düzenine veya yasa gibi etkili örfüne göre kadın ödeyemediğinde kocasından, koca ödeyemediğinde karısından istenebilecek borcu birbirlerinden habersiz ve onaysız olarak yapamazlar, yapmamalıdırlar. Çünkü yükümlülükler ve sorumluluklar kişiseldir. Birinin sorumluluğu diğerine teşmil edilemez. Doğruları en iyi bilen Allah’tır.

Yukarıda zikredilen soru cevap, bize önemli bir konuyu çağrıştırdı.

Devlet/hükümet vatandaşına bildirip açık onayını almadan olağanüstü şartlarda  kısa süreli borçlanabilir. Ama önemli miktarlardaki borçlanmalarda şu veya bu yolla vatandaşından onay almadan örneğin milyarlarca dolar borçlanabilir mi? [1]

Borca Değilse de Faizli Borca Girilemez

Kişisel görüşümüz halka bildirim yapılmaksızın ve etkili sivil örgütlerin görüşleri alınmaksızın önemli miktarlarda borçlanılamayacağı merkezindedir.

Ancak kesin olarak söyleyebileceğimiz husus, İslam açısında devletin/hükümetin suç olarak ilan edip faillerine savaş açarak ceza vermesi gereken faizli işlemleri yasallaştırılamayacağı, bir diğer anlatımla faizli borca giremeyeceğidir. [2]

Pek tabii ki bu hüküm, kullarına pek merhametli olan Allah’ın yasasına göredir. Çünkü Yüce Allah faizi savaş açarak yasaklamıştır. (Bakara 279) Peygamberimiz de faiz yasağını  İslam Toplumu yanı sıra ittifak sözleşmesi yaptığı Necran gibi Hristiyan topluluklara da  teşmil etmiştir.

İslam ile insan doğası arasında örtüşme olduğu için  ortak akıl ve bilimin kabul edebileceği hüküm de budur.[3]

Bu gün ülkemizin yaşadığı ekonomik dar boğazın, halkımızı bunaltan hayat pahalılığının en önemli sebebi, dünya şartlarından  çok, yapılan ve çevrilemez gibi görülen  iç ve dış borçlarımızdır.

Devlet, özel sektör ve halk  faiz kıskacındadır. Sistem borca dayalıdır. Böyle iken  hiçbir karşılığı olmaksızın mevduatların pek çok katı  para üretip faizle işleten  sömürücü bankacılık düzeni istisnasız her vesile ile alabildiğine desteklenmektedir ki bu mızrak  çuvala sığmamaktadır.

Faiz belasından korunmaya çalışan Müslüman halk da kur korumalı yöntemle ateş azabına götüren faiz sisteminin içine çekilmekte, ödediğimiz vergilerimizin önemli bir kısmı da Rabbimizin katında hesabını veremeyeceğimiz şekilde borç faizlerine ayrılmaktadır.

Muhalefet Değil Dostlara Katkı Verecek Görev Yapıyoruz

Kur’ân’ımızın ifadesiyle Nehyi ani’l – Münker görevimizi yani İslam’ın, ortak aklın ve bilimsel verilerin ret ettiği uygulamalara karşı çıkma vazifemizi yaparken iktidara gelmesine katkı verdiğimiz yönetimimizi dolaylı da olsa eleştirdiğimizi biliyoruz. Neyleyelim ki Hakkın hatırı her şeyin üstündedir ve hakikat söylenmelidir. Gerçek dostluk da budur. Yalakalıkta hayır ve gelecek  yoktur.

Faiz Yalnızca İktidarın Konusu Değildir

İyi de konu yalnızca iktidar meselesi değildir. Alternatif olabilecek siyasi kişiler ve kurumlardan ve ünvanlı ekonomistlerden çıt çıkmamaktadır. Bu borç ve özellikle faizli borç batağından nasıl çıkılacağı konusunda bir şey söylenmemektedir. İslam’a yönelmedikçe insan doğası ve insanlık çizgisi  korunamayacağı için söylenemez de. Kapitalizme mahkum edilen dünyanın hal-i pür melali ortada.

Problemi doğuran zihniyetin çözüm üretemeyeceği de açıktır. Çeşitli ve zengin millî kaynaklardan hareketle yeterince imkân üretilemediği için ülkemiz, mağdur edildiği bu zalim sisteme mahkum görülmektedir.

Muhalefet de Faizci

Geçen gün Habertürk’te konuşan ve bir ölçüde  ümitleri yeşerten Fatih Erbakan kardeşimizden öğrendiğimize göre Hükümet dolar bazında %7 küsur ile borçlanırken İstanbul Büyük Şehir Belediyesi (İBB) yaklaşık %11 küsur ile borçlanmış. Muhalefet dediğimiz kadroların iktidara geldiklerinde yapacakları da işte bu. Yerel yönetimlerin böylesi dış borçlanmaya gidebilmesi de akıl tutulması olsa gerek.

Bu nasıl karşı oluştur” diyor ve  “söylemle eylem tezadını” izah edemiyorsak da  hakkını yemeyelim, iktidar, en yetkili ağzıyla hiç değilse faize karşı olduğunu söyleyebiliyor ama bu yetkilinin çevresinde de yardımcı ensar yok. Bizim nefesimiz de yetmiyor.

Anlayabildiğimiz kadarıyla (daha öce de dile getirdiğimiz üzere) milli mutabakat olmadan veya aklımızı tetikleyecek olağan üstü bir gelişme yaşanmadan bu faizli borç batağından çıkamayacağımızdır.

Tüsiad, Müsiad, TOOB, Üniversite, Merkez Medya, Parlamento, Diyanet ve İlahiyat gibi temel kurumların ve halkımızın gaflet uykusuna yattığı ülkemizde ne diyelim milletimiz layık olduğu şekilde idare ediliyor ve böyle idare edilecek.

Hulasa, fatura yalızca iktidara ve muhalefete değil hepimize yani 85 milyona çıkarılmalıdır. Milletimiz uyanmadıkça hükümetler ve de özel sektör tahammül edilemez faizlerini milletimize ödetecekleri yeni yeni borçlar yapmaya devam edeceklerdir.

Çilesini de müstahak olduğumuz için dünya ve âhirette halk olarak bizler çekeceğiz?

Peygamberimiz ”Faizi ve zinayı yaygınlaştıran millet Allah’ın azabını davet etmiş olur…” buyururken yaratana ve elçisine  savaş açmaktan hüsrandan başka ne bekleyebiliriz!

Ali Rıza Demircan

___________________________________________________

[1] Parlamento çoğunluğuna sahip olan hükümetin borçlanırken parlamentoya bilgi vermesi ve onay almasını, yeter görmüyoruz. Çünkü bu durumda da kararları çoğunluk değil, bir avuç yetkili almaktadır.

[2] Peygamberimiz Tebük seferine çıkmak üzere bin bir güçlükle hazırladığı 30 000 kişilik İslam ordusu için gönüllü zengin sahabilerin yardımlarından  ve kadınların ziynetlerinden yararlanmıştır. Ancak Peygamberimizin savaş masraflarını karşılamak için  sermaye sahiplerinden Beytülmal  adına faizsiz bor aldığı da olmuştur. (Bak DİA Tebuk mad…; Cengiz Kallek Sosyal Servet 2.Baskı sh.51)

[3] Burada bu vesile ile ifade edelim uğruna İslam’ın faiz ve zina gibi toplumsal yasalarını dışladığımız laiklik bize aslında dış dünyanın sömürüsüne açık hale getirilebilmemiz için şartları oluşturularak  ihraç edilmiş, bir avuç batıya taparlarımız tarafından da kabul ile ikame edilmiştir.