Hükümetin asgari ücret açıklaması sonrasında memurlarda, emeklilerde beklenilen maaş artışı yapılmadı.
Verilen düşük maaş artışı yüksek tepkiler çekince birkaç kez revize edildi.
Olan şudur; hükümet önümüzdeki aylarda daha güzel olacak diyerek, sistemsel çözüm taraftarı olmayıp seçim öncesinde kitle oy politikaları uygulamaktadır. Erdoğan’ın önümüzdeki aylarda enflasyon düşüşe geçecek ifadesi, sadece seçime yüksek enflasyonla girmemek için yaptığı yanıltıcı açıklamalardır. Ancak hükümetin tüm politikalarından sorumlu birinci derecede Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır. Enflasyonun üzerinde köpük olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, önüne konan güzellemelerle dolu metinleri halka okumaya devam ediyor.
Dolar kuru ile ilgili olarak asla yükselmeyeceğini, bunun bir hayal olduğunu, ekonomik felaket tellallığı yapıldığını defalarca açıkladığı halde, uyguladığı Orta Vadeli Programlar, adeta şikâyet ettiği ekonomide felaket tellallığının baş aktörü oldu. Bugün uyguladığı vergi, yatırım ve ücret politikalarıyla enflasyonla mücadele edebileceği iddiası, daha önce kendisinin eleştirdiği halkı ve devleti tam bağımlı köle haline getiren bir avuç azınlığa hizmet eden liberal politikaları aynen kendisi uygulamaktadır.
Biz yapılan iyi şeylere iyi diyor, yanlış şeylere de yanlış diyor ve doğrusunun ne olduğunu bugüne kadarda ifade ettik. Etmeye de devam ediyoruz. Hükümet, artık tam popülist politikalara yönelmiştir. Sistemsel sorunların çözümüne değil, sistemin oluşturduğu olumsuz sonuçlara geçici müdahalelerle iktidarda kalma mücadelesi vermektedir. Bir yandan Faizin enflasyonun sebebi olduğunu söylerken, uygulamada ise kızdığı ve sebep gördüğü faizi, en yüksek oranlarda halkın sırtına vurmakta. Orta Vadeli Programda, önümüzdeki 2023-2024-2025 yılları arasında sadece 2 Trilyon 35 milyar faiz ödemeyi ön görmesine rağmen, çıkıp “faize karşıyım, ben faizin düşmanıyım” diyebiliyor.
Bunu bireysel olarak Cumhurbaşkanı temenni edebilir. Neticede kendisi işi bilen liyakatli kadro ile başarı sağlayabilecekken, halen kızmaya devam ettiği muhalefetin ruhunu taşıyor kadrosu. Kadrolarıyla birlikte iktidarın içine muhalefetin ruhu kaçmıştır.
“Harun gibi gelip Karun gibi olmayacağız” diyenler vardı
Milletin umutlarını inançları üzerinden oy potansiyeline çevirdikten sonra, yönetime gelip ne yapacağını, bilmeyen milli görüşten ayrılmış olan kadrolar, mal bulmuş mağrip gibi sistemin nimetlerinden yararlanmaya başlayınca, faizci sistemin en sağlam savunucusu haline gelmiştir. Harun gibi gelip Karun gibi olmayacağız diyenlerin bugün sistemin bir tarafında koruyucu olarak hazır ol vaziyette durduğunu çok rahatlıkla görüyoruz.
Ali Babacan Ekonomi Katilidir
Ekonomiyi salt güven endeksli görüp, soyut ifadelerle ekonomiyi düzelteceğini iddia eden Ali Babacan, tam bir küresel bankacı ağzı ile konuşmaktadır. Tıpkı geçmişte olduğu bugünde sürekli borçlanarak sorunu çözeceğini bizzat kendisi ifade etmektedir. Tamda küreselcilerin aradığı budur. Çünkü bankaların tek gerçek sermayesi halkın kendilerine kayıtsız güvenmesidir. Bu güven üzerinden, halk ve devlet kurulu Borca ve Faize Dayalı Para Kredi sistemi ile sömürülmektedir. Milletimiz buna uyandığı an bütün tiyatronun biteceğini kendileri çok iyi biliyor hepsi…
Finans Sisteminin Özü Borç Ekonomisidir.
En büyük korkusu ise İktisat Hareketi’nin önerdiği yeni para modelinin hayata geçirilmesidir. Mevcut ekonomik düzen bir yandan da, kendisini milliyetçi tanımlayan MHP, İyi Parti ve Zafer Partisi gibi partilerin borç ekonomisi modelini savunmalarıyla ayakta durmaktadır. Ekonomik politik kabulleri tipik sömürü çarkının sürmesini sağlayacak olan Borç Ekonomisidir.
İyi Parti, Artagan tiyatrosu ile kendisine küreselcilerin verdiği Nakitsiz Toplum projesini yürütürken, Zafer Partisi de çatışmacı bir dille, yanlış uygulanan politikaları daha da çatışmaya sürükleyerek milliyetçi, muhafazakar yapıyı dağıtmaktadır.
MHP ise; lider taassubunu en zirvede tatbik ederek, dün kızdığı politikaları bugün beka meselesi yaparak sistemi tam kayıtsız destekleme durumuna gelmiştir. Milliliği sadece kavramlar üzerinden yürüten bu siyasi üçlü, ekonomide milliliği önemsemedikleri içinde bunun mücadelesini bugüne kadar vermemişlerdir.
Bu sözlerimize itiraz edenler varsa, bu partilerin temel programlarını iyi incelerlerse rahatlıkla göreceklerdir..
Çıkış Yolu İktisat Hareketi’dir
İktidara talip olanların vurdumduymaz olup, sadece cevap vermek için programlarında başlıklar olarak yer verdiği konularda ise, İktisat Hareketi tam bir değişim ve dönüşümü ön görerek; Cumhuriyetimizin 100. yüzyılına hazırlanmaktadır.
Bugün eğitimin tam paralı hale geldiği, sağlık politikaların yerel çözümlerden uzaklaşarak, olmaması gereken merkezi yapılanmayla daha da açmaz hale getirmiştir. Tarım da uygulanan liberal politikalarla topraklarımızın kimyasallarla zehirlenerek, çiftçi borç ve faiz tuzağına düşürülmüş, hem tarım alanları hem çiftçi sayımız düşürülmüştür. GDO’lu seri üretimin önü açılmış, toplum planlı bir eskitmeye tabi tutulmuş, hayvancılık bitirilmeye doğru hızla ilerlemektedir. Kültürel bağımsızlığımız, zihinsel denetimlerle tehlikeye girmiştir.
Yapılan özelleştirmeler bir avuç rantiyeciye verilmiş olup gelirleri faize gitmiştir. Ekonomi tam bir düzenbaz ekonomisidir. Asla yerli ve milli bir ekonomi değildir. Ne iktidar ne Altılı Masa ne de diğerleri bağımsız ekonomi taraftarı değildir. Bunu parti programlarında halkın anlamayacağı dilde açık açık ifade etmemektedirler.
İktisat Hareketi ise sorunun, kurgulanmış sistemsel bir yapının ürettiğini, bunun için doğru yerden değişim ve dönüşüme başlanıp ilk hamlenin paraya yapılması gerektiğini söyler. Para kredi modelini değiştirmedikçe ne devletimiz ne milletimiz borç batağından çıkamaz.
İktisat Hareketi, Borca ve Faize Dayalı Para Sistemini değiştirecektir.
Milli tarım politikalarının düşmanı, milli kültürümüzün düşmanı, milli ekonomimizin düşmanı, milli eğitimimizin düşmanı mevcut ekonomimizde uygulanan Borca ve Faize Dayalı Para Sistemidir.
Vatanseverler bilmelidir ki, asıl mesele Tam Bağımsız Bir Ekonomik sistemdir. Kim bunun karşısında duruyorsa, kendisini hangi partide konumlandırmış olursa olsun işte vatan haini odur.
Selam ve dua ile…
***
Yunus EKŞİ