İktisat Hareketi bir kadro hareketidir. İnsanların istikameti ve bilgi birimi birikimi ile ilgilenir.

Kırmızı Kan Krizi Kapıda

Gün gelecek Covid aşısı olmayanların kanı değerli olacak!

Şifa niyetine sunulan Covid aşılarının içinde ne olduğunu; üreticileri ve sağlık kuruluşlarımız açıklamasalar da, bağımsız labratuvarlarda yapılan araştırmalarda, insan nesline ve sağlığına tehditler oluşturacak maddeler bulunduğu yönünde yeni açıklamalar artmaya devam etmektedir.

İnsanımızın bu olası zararlılara karşı; sorması, sorgulaması, uyanışı, bilinçlenmesi çok yavaş olurken, Covid aşısı adı altında sunulan “aşı adayı” kimyasal sıvılarla aşı olmaya devam edersek, belki de temiz “Kırmızı Kan” sıkıntısı yaşamaya doğru koşar adım gidiyor olacağız. Hatta daha vahimi, sağlıklı neslin devamı da tehlike girebilir.

Her şey olabilir !!

Çok değil; 2022 yılının ilk çeyreği sonrasında Türkiye de temiz ve sağlıklı Kırmızı Kan’a ulaşmada sıkıntılar yaşanması gibi bir durum söz konusu olabilir !!

Covid 19 pandemisine maruz kaldığımız 2020 yılında, kan bağışında sıkıntı yaşanmıştı. Ülkenin kan ihtiyacının büyük bir kısmını karşılayan Türk Kızılay kurumu, kan bağışlarında yaşanan düşüş nedeniyle vatandaşlara çağrıda bulunmuştu. Kan stoklarının kritik seviyenin altına düştüğü bu dönemde Kızılay ekipleri ilk etapta 300’e yakın yerde kan bağışı noktalarını daha faal hale getirmekle kalmayıp, daha sonra da sahra çadırları kurarak kan bağışı noktalarının sayılarını artırmıştı.

Kızılay’ın sık sık “kan stoklarımız yeterli seviyede” açıklamaları yapmasına rağmen, radyolarda sık sık; “….hastanesinde tedavi görmekte olan bir hasta için çok acil Rh… kan gerekmektedir. Covid geçirmemiş ve aşı olmamış olması gerekiyor…” şeklinde kan talebi anonsları işitmekteyiz. İyi de hani kan stoklarımız yeterli idi!

Demek ki; acil ameliyatlar, organ nakilleri vb. hayati konularda temiz “Kırmızı Ka sıkıntısı çekiliyor ki, bazı gruplara ait kanların bulunamaması gibi sorunlar yaşanmakta. Bu sorunların altında yatan en büyük sebebin Covid aşısı vurulmuş olan 60 milyon vatandaştan kan alınamayışındandır denilebilir. Kan çağrılarına biraz daha dikkatli baktığımızda, Covid geçirmemiş ve aşısını da olmamışların kan bağışı yapmaları yönünde çağrılarda bir artışın olduğu dikkatlerden kaçmayacaktır.

Geçtiğimiz günlerde İstanbul/Kadıköy gibi büyük bir yerin meydanında dolaşırken, Kızılay’ın kan bağışı çadırının birkaç sene önceki gibi yoğun olmadığını, hatta kalabalığı sağlık görevlilerinden başka kimsenin oluşturmamış olması da herkesin dikkatini çekmişti.

Bu sadece Kadıköy de değil, İstanbul’un bir çok ilçe meydanındaki Kızılay çadırlarından da böyleydi. Bu görüntüler Pandemiden dolayı kan bağışçılarının azaldığını göstermekteydi.


Şimdi ise aklımızı kurcalayacak yeni sorular daha çıktı karşımıza;

  • Covid geçirenler neden kan bağışında bulunamıyorlar?
  • Aşının içinde ne varda, o aşıyı vurulanlar kan bağışında bulunamıyor?

Bu soruların cevabını doğru verebilmemiz için önce aşının ne içerdiği, amacının ne olduğu gibi detayları iyi bilmemiz ve anlamamız gerekmektedir.

Covid geçirenlerin bulaşa sebebiyet verme riskinden dolayı, kan bağışı yapamayacak olmaları tıbben zararlı bir durumun olduğunu göstermektedir. Ancak covid geçirmemiş olsa da aşı olan kişilerin, kan bağışı yapamıyor olmalarının sebebinin ne olduğunu da anlamamız gerekmektedir.

Aşılamanın amacı; enfeksiyon hastalıklarına karşı vücudu korumak için bağışıklık sistemine yardımcı olmaktır. Sonuçta vücut, söz konusu enfeksiyona karşı bağışıklık kazanmaktadır.

Aktif bağışıklık sağlamak için ise; kişiye, enfeksiyon etkeninin antijeni verilir ve vücutta antikor yapımı uyarılır. Pasif bağışıklık sağlamak için ise; kişiye, doğrudan antikor verilir. Aktif bağışıklık sağlamak amacıyla hazırlanan aşılarda; gücü azaltılmış canlı organizmalar, ölü veya etkisiz hale getirilmiş organizmalar veya arıtılmış bakteri ürünleri kullanılır.

Deneme aşamasında olan covid aşı adayı kimyasal sıvının içine de gücü azaltılmış yada öldürülmüş organizma veya bakteri katılmaktadır. Bu durumda da henüz covid bulaşmamış  milyonlarca kişiye, geleneksel olmayan bir aşı türü ile güya bağışıklık sistemi gelişsin diye etkisi azaltılmış virüsler yada bakteriler bulaştırılmış durumdadır. Tıp dünyasında hatırı sayılır miktarda bilim adamı, aşının içinde grafenoksit denilen, yarı iletken olan aynı zamanda da sanayide de kullanılan bir madde bulunduğunu açıkladılar. Grafen sağlık alanında zaten kullanılan bir madde. Bu yarı iletken madde ile vücudun daha fazla radyasyona maruz kaldığını ve kalmaya da devam edeceğini açıkladılar. Bunun tersini söyleyenlerde var elbette.

Bu konularda yeni açıklamalar yayınlanmaya devam ettikçe, insanımızda aşı adayı kimyasal sıvının ilk dozunu olsalar da sonraki dozlara da, şüpheyle ve mesafeli yaklaşması sebebiyle de gözle görülen bir azalmaya neden olduğu sağlık bakanlığın açıkladığı “resmi” verilere de yansıdığı görülebilir.


Şimdi Gelelim en can alıcı soruya; Kan Krizi Kapıda mı?

Yukarıda saydığım bilgilerin yanısıra, aşılamadan sonra böyle bir durumla karşılaşacağımızı öngören birçok bilim adamları çıkmıştı. Bu öngörüler sonrasında Kızılay ve Sağlık Bakanlığı ise kan stoklarının yeterli olduğu yönünde açıklamalar bile yapmıştı.

Israrlı bir şekilde yapılan “aşı olun” çağrılarına rağmen, güncel rakamlara göre yaklaşık 20 milyon kişi hiç Covid aşısı olmamıştır.

Bu durumda ise kişilerin temiz Kırmızı Kan’ları ise hayati öneme sahip olmaya başladı. Sağlık bakanlığı ile diğer ilgili kamu kuruluşları başta olmak üzere özel şirketler ve işletmelerin çalışanlarına; “aşı olun… yoksa…” diye cümlelerle başlayan baskıları ve mobing uygulamaları devam ettikçe, acil durumlarda temiz Kırmızı Kan verebilecek vatandaşların sayısı da hızla azalacaktır. 


Böyle bir durumda kan ithal etmek zorunda kalabilir miyiz?

– Neden olmasın !!

Hatta bu kadarla da kalmayıp, korsan kan piyasasında bir ünite temiz Kırmızı Kan’ın (450 ml) gruplara göre bin TL den 50 bin TL ye kadar çıktığını düşünürseniz, covid hastalığı geçirmemiş ve aşıda olmamız temiz Kırmız Kan’ların temininde büyük sıkıntılar yaşanacağı için korsan piyasa fiyatları kat be kat artacaktır haliyle…!

Parası olanlar sağlıklı ve temiz Kırmızı Kan’a ulaşacak ve şifa bulacaklar.
Ama parası olmayanlar ise ya kronik hastalıklara yakalanacaklar yada ölecekler.


Acil çözüm ne olabilir?

Gençlerimiz aşı olmaya değil, Kan Bağışı yapmaya teşvik edilmeli.
Ama bunun için öncelikli olarak genç nüfusun aşılanmasından vazgeçilmelidir.
Görünen köy kılavuz istemez.
Görünen o ki; insanımız yakınları ve kendileri için Temiz Kırmızı Kan arayışı içersin de olacakları hiçte uzak bir olasılık değil.

“Hatanın neresinden dönerseniz kardır” diye bir atasözümüz vardır.

Bu saatten sonra gençlerin aşılanmasından vazgeçilmelidir.
Üniversitelerin ve eğitim kurumlarının yönetimleri ise, aşı olmayan GENÇ öğrencilerin kampüslere sokmama gibi bilimsellikten uzak olan ‘kuru inat’larından vazgeçmeliler. Yoksa bu tavırları olası kan krizinin çok daha erken gelmesine yardımcı olmaktan başka bir işe yaramayacaktır. 

Geç olmadan güç olmadan bari gençlerimiz aşı yapılmasın.
Onların temiz ve sağlıklı Kırmızı Kan’larını bağışlamaları için teşvik edelim hatta ödüller verelim. Böylelikle de sağlıklı kan stoklarında gerekli tedbirleri almış oluruz.

İlk öğretimde okuyan yavularımız ve çocuklarımız ise kesinlikle aşı olmamalıdır.
Hatta velilerin rızası olmadan aşılama yapmamaları veliler sırayla her gün okullarda nöbet tutmalı ve rızasız herhangi aşılama gibi bir durumda tüm okul velileri ile anlık iletişime geçeceği ve müdahalede bulunabileceği dijital mesajlaşma ağları kurmalıdırlar. 

Allah’ın laneti ekini ve nesli bozmak için şeytanla planlar yaparak, şeytana hizmet edenlerin üzerine olsun…

Sadi ÖZGÜL

Bir yanıt yazın