AŞI ve PCR dayatmasına itiraz ederek toplumumuzun büyük bir kesimini temsil eden, adeta sessiz yığınlarında sesi olan, güzide bir topluluk Büyük uyanış için Maltepe mitinginde bir araya geldi.
Zorla yapılmak istenen pcr testi konusunda halkımızı uyandıran cesur doktorlarımızı, gazetecilerimizi, akademisyenlerimizi, görevden alınma riskini göze alıp konuyu soruşturma açacağını söyleyen cesur savcımızı da sevgi ile saygıyla selamlıyorum.
Anayasamızla koruma altına alınmış kişi hak ve özgürlüklerimize sahip çıkmak için bir araya gelindi.
Milletimiz, bir avuç küreselci elitin kurduğu Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) dayattığı AŞI ve PCR testi konusunda haklı büyük tepkisini gösteriyor, bundan sonrada daha güçlü biçimde göstermeye devam edecek kararlılığını ifade ediyor.
İlginç olan Türk siyasetinde dayatmalara karşı kabul edilemez bir sessizlik görüyoruz.
Para üretimini elinde tutan, ilaç sektörünü elinde tutan, tarımı elinde tutan, devletler içinde devlet olmuş küresel şirketlerin baskılarına boyun eğen iktidarın, dolaylı dayatmacı aşı politikasına itiraz ediyoruz. Küreselcilerin vaatlerine teslim olan, en ufak şeyde iktidarı eleştiren, dilsiz muhalefetinde küreselci elitlerden beklenti içinde olduğu aşikârdır artık. Türkiye’de halkın menfaati için adeta birleşmeme konusunda söz birliği yapmış muhalefet ve iktidar, bu konuda tam bir teslimiyet sergiliyor.
Her fırsat da ayrışan siyasilerin, Maltusçu zihniyetin hedefi olan dünya nüfusunu azaltma hedefi, Dünya Sağlık/Siyon Örgütünün öncülüğü üzerinden olduğu, dünya halklarının artık ortak bir kanaati haline gelmiştir.
Bir avuç korkak ama paraya hükmeden küreselcilerin, kendilerinin yayın organlarında yıllar önce göstere göstere planladıklarını ve plandeminin nasıl bir küresel oyun olduğunu Maltepe mitingine katılan güzide topluluk çok iyi biliyor. DSÖ aldığı kararları bugüne kadar neredeyse harfiyen uygulayan, bilim kurulunun film kurulu olduğundan endişe ediyoruz.
Bu plandemiyi sorgulayarak, belgelerle milletimizi aydınlatan, ancak her fırsatta susturulmaya çalışılan ve sosyal medyalarında sınırlamalar getirilen, millet sevdalısı doktorlarımızın, uzmanlarımızın, araştırmacı gazetecilerimizin, milletimizi narkozdan çıkarmaya çalışması, dayatılan test ve aşıya karşı yükselen uyanış sesin öncüleri olarak, taktire şayandır.
Her fırsatta milletin karşısına geçerek; plandemiye itiraz eden ve toplumumuzu uyandırmaya çalışan, güçten yana değil haktan yana tavır alan asrın Asabı Keyf’lerini, utanmadan aşı karşıtı olarak taktim ediyorlar.
Meslek kuruluşları üzerinden doktorlarımızın susturulması için soruşturma başlatılıyor. Milletimizin endişelerini gören bir cesur savcımız, plandemi ile ilgili soruşturma açacağını söylediğinde savcımız görevden alınıyor.
Israrla soruyoruz;
- Neyin korkusu yaşanıyor da bu müdahaleler yapılıyor?
- Milletimizden saklanılan ne var ki, savcımızın soruşturma açması engelleniyor!
Muhalefet, İktidarı yese doymaz ama test ve aşı dayatması konusunda sus pus oluyor, süt dökmüş kediye dönüyor.
Merak ediyoruz, iktidarı yese doymayacak hatta bir kaşık suda boğacak olan muhalefet test ve aşı dayatmalarından dolayı iktidar güç kaybettiği için mi susuyor, yoksa küreselcilerin iktidar vaadine tav oldukları için mi susuyorlar? Biz parçaları birleştirdiğimizde, Türk siyasetinin bu plandemi sürecinde nasıl bağımsızlığını kaybettiğini, iktidar ve muhalefetin sergiledikleri tavırlarından görüyoruz.
Muhalefeti ile iktidarıyla bugün burada meşalesi yakılan ve yükselecek olan bu sesi, şimdilik azınlık olarak gördükleri için seslerini çıkarmıyor olabilirler. Nasılsa milletin iradesi ikiye taksim edilmiş diye düşünüyor olabilirler. Nasılsa siyaseten kendilerine alternatif olacak güçlü bir üçüncü ses çıkmaz inancını taşıyor olabilirler.
Göreceksiniz; bu dayatmalara karşı, bütün siyasi hesapları altüst edecek, milletimizin bağrından çıkacak, kişisel hak ve özgürlüklerimize pranga vurmaya çalışan pasif ve aktif siyasileri siyaset dışına itecek kolektif kadro düşüncesine hakim güçlü bir iradeyi bu millet mutlaka çıkaracaktır.
- Dayatılan PCR ve Aşı konusunda, milletimizin dayatmadan dolayı ayrışmasını asla tasvip etmiyoruz.
- Milletimizin anayasal kişisel hak ve özgürlüklerini, yönetmeliklerle, kararnamelerle hiçe sayılmasını asla kabul etmiyoruz.
Milletimiz hiç kimseyi, anayasal hak ve özgürlüklerimizi bir plandemi süreci içerisinde elimizden alsın diye seçmedi. Biz, plandemi konusunda, ister direk ister dolaylı dayatmalar olsun, dayatmanın her türlüsüne itiraz ediyoruz.
Buradan Sayın Cumhurbaşkanımıza da seslenmek istiyorum!
Sayın Cumhurbaşkanım, aşı konusunda insanların zorlanamayacağını, gönüllü aşı olması gerektiğini ekranlarda milletimize ifade ediyorsunuz. Sonrasında yayınlanan yönetmeliklere, kararnamelere bakıyoruz. Sizin sözünüzle çelişiyor.
Sormak istiyorum;
- Sayın Cumhurbaşkanım, ülkeyi kim yönetiyor?
- Yoksa tavşana kaç tazı tut, oyunu mu oynanıyor?
İktisat Hareketi olarak biz bu eleştirilerimizi neden yapıyoruz?
Çünkü bir daha ‘’Allah beni affetsin, milletim beni affetsin’’ dememeniz için…
…
Selam ve dua ile…
Yunus EKŞİ