İktisat Hareketi bir kadro hareketidir. İnsanların istikameti ve bilgi birimi birikimi ile ilgilenir.

Yeni Bir Dünya Hazırlamak Ya da Yeni Bir Dünya’ya Hazırlanmak

“Türkiye kendisini nasıl konumlandıracak?” diye bir soru sormuştum.

Cevap olarak da ülkemizin “yumurta kapıya gelmeden” doğru istikamette hazırlık yapma zorunluluğundan bahsetmiştim. Çünkü, Türkiye’nin önünde muhteşem bir yükselme koridoru açıldığına inanıyor ve bunu görebiliyorum. Bu koridor Yeni Bir Dünya koridorudur. Ülkemizin bu koridordan geçip geçemeyeceği bugün atacağı adımlara bağlıdır.

Pekiyi ülkemiz hazırlığını nasıl yapacak?

Bunun en önemli ayağı yeni anayasa ile belirlenecektir. Ancak tek başına yeterli değildir. Büyük devletler doğru ve anlaşılabilir makro kurgular üzerinde yükselirler. Bu da doğru istikamet demektir.

Bu şekilde ülkemizin yeniden yapılandırılabilmesi için 5 eksende birbirleri ile koordineli olarak çalışma yapılması gerekir.

Bu eksenler;
(1) Ahlak ve maneviyat,
(2) Eğitim,
(3) Adil bölüşüm,
(4) Enerji ve
(5) Onurlu bir dış politika eksenleridir.

Bu eksenleri bu yazımda olmasa bile ilerideki yazılarımda detaylı olarak anlatmak arzusundayım. Bu yazıda ancak ana hatları ile bunlara değinip çalışmanın nasıl şekillendirilmesi gerektiği hususunda düşüncelerimi aktarmak istiyorum.

Öncelikle bilinmesi gerekir ki büyük devletler ve medeniyetler ancak yüksek ahlaklı ve maneviyatı kuvvetli kadrolar ile kurulabilir. Tembel, miskin, günlük yaşayıp düşünen, kısa vadeli avantaların peşinde koşan, çalışmayan, işini güzel yapmayan kısacası ahlaksız ve bir okadar da maneviyatı zayıf olan kadrolardan büyük işler beklemek ham hayalden başka bir şey değildir. Şu an itibarıyla toplumumuzda ahlak ve maneviyat çok zayıflamış ve her geçen gün de zayıflamaya devam etmektedir. Bu bir toplumun karşılaşabileceği en büyük tehlikedir. Bir an önce mücadeleye başlanılması gerekir.

Ahlak ve maneviyatı yüksek kadroların yetiştirilmesi ise ancak kaliteli ve çağdaş bir eğitim ile olur.

Böyle bir eğitimin amacı, bu kadroların yetiştirilmesi olmalıdır. Ancak şu andaki eğitim sistemimiz bırakın yüksek ahlak ve maneviyatlı bir toplum yetiştirmeyi, kendi kendine ayakta durabilecek bir durumda bile değildir. Eğitim sistemimiz beşikten mezara yeniden yapılandırılmalıdır. Mevcut eğitim anlayışı ve kanunlar ile bunun yapılabilmesi mümkün değildir. Mevcut hukuki ve sistematik altyapı, 2000’li yılları ve ötesini kaldırabilecek kabiliyette değildir. Çok geri kalmış bir sistemdir. Temelden yeniden yapılandırılması gerekir.

Toplu olarak yaşadığımız için, kadroların nimeti de külfeti de adil bir şekilde paylaşması ve paylaştırabilmesi gerekir.

Ülkede bir sıkıntı var ise bu herkes tarafından birlikte göğüslenmeli ama bir refah var ise bu da herkes tarafından hissedilebilecek şekilde paylaşılması gerekir. Kişi başına düşen milli gelir rakamı, makroekonomik bir büyüklük olmaktan ziyade, gerçeğe yakın bir dağılımın ifadesi olmalıdır. Bu da ancak adil bölüşüm ile olabilir.

Bu çalışmaların sürdülebilir bir enerji kaynağı olmadan yapılabilmesi mümkün değildir.

Bunun için her türlü imkanlar seferber edilerek çalışmalar yapılmalı ve sürekli bir enerji kaynağı temin edilmelidir. Günümüzde ithalatımızın en büyük kalemini enerji oluşturmaktadır. Etrafımız ise enerji kaynakları ile çevrelenmiştir. Ne yapıp edip bu sorunu en ucuz maliyetle çözmemiz gerekmektedir. Her türlü risk, bunun için göze alınabilecek çerçevededir.

Ülke bu çerçevede gelişmeye başlayacağı için çevresinden de örnek alınmaya başlanacaktır.

İyi niyetlerle ya da kötü niyetlerle yakın takibe alınacaktır. İnandığı değerleri ihraç edebilmesi için ülkemiz şerefli, adil ve tahmin edilebilir bir dış politika yürütmelidir. Savaşın değil barışın, çatışmanın değil diyaloğun, sömürünün değil adil bölüşümün, çifte standardın değil adaletin, tekebbürün değil eşitliğin, baskı, işgal ve zulümlerin değil insan haklarının hakim olacağı bir yapılanma yükselen medeniyetin temelini oluşturur.

Bunların her biri çok detaylı olarak uzun uzun anlatılabilecek konulardır. Fırsat buldukça bu konularda yazmaya çalışacağım.

Pekiyi pratik olarak bunlar nasıl yapılabilir?

Bir çok yöntem ile bunlar geliştirilebilir. Ben burada sadece bir tanesini ele almak istiyorum. Öncelikle her eksende ölçülebilir birer master plan hazırlanmalıdır. Ölçemediğiniz şeyi geliştiremezsiniz. Her şey bir hesaba, bir ölçüye dayanmalıdır. Her eksenin master planı, zamana dayalı olarak yapılmalı ve günümüzdeki durumumuz tespit edilmelidir. Bunu, sırf söylediklemiz daha iyi anlaşılsın diye, şu şekilde ifade edebiliriz.

Şekilde görüldüğü gibi, içteki poligon mevcut durumumuzu dışarıdaki poligon ise ulaşılması gereken hedefleri gösterecektir.

Bunlar tespit edildikten sonra, bütün bakanlıklar bu hedeflere ulaşmak için master plan çerçevesinde ne yapacaklarını yine zamana bağlı olarak programlarlar. Daha sonra yapılacak iş, bu program, plan ve vizyon çerçevesinde düzenli takip işidir. Gerekiyorsa, hedeflerde revizyon işidir.

Böyle bir master konumlandırma ya da vizyon olmaz ise ülke rastgele yine büyür ama birçok kaynak israf edilmiş olur. Yanlış bir konumlandırma ya da rastgele konumlandırılma, ülkemizin ve milletimizin geleceğini riske atmış olur.

Eğer idareciler böyle yüksek gayeler peşinde koşacak şekilde hareket etmezler ise, onları zaten yeterince meşgul etmekte olan işler zaman içerisinde rutine düşürür. Rutine düşmek ise bir yokoluşun ilk habercisidir. Halbuki pozitif fark yapmak ya da fark oluşturmak insanın ardından sürekli hayırla anılacak işler bırakması demektir.

Eğer iyi bir şeyler yapmak istiyorsak, iki günümüz bir olmayacak şekilde daima daha ileri giderek sürekli çalışmak mecburiyetindeyiz.

Selam sevgi ve saygılarımla…
Prof. Dr. Mete Gündoğan

Bir yanıt yazın