İktisat Hareketi bir kadro hareketidir. İnsanların istikameti ve bilgi birimi birikimi ile ilgilenir.

Mevcut Sistemle Süper Güç Olunamaz!

Prof. Dr. Mete Gündoğan Ajans5 Genel Yayın Yönetmeni Selim Akduman’ın sorularını yanıtladı. Siyasetten, ekonomiye dış politikadan, İslam dünyasına bir çok konuda açıklamalarda bulunan Gündoğan siyasete dönüp dönmeyeceğinin de cevabını verdi…

Prof. Dr. Mete Gündoğan Genel Yayın Yönetmenimiz Selim Akduman’ın sorularını yanıtladı. Siyasetten, ekonomiye dış politikadan, İslam dünyasına bir çok konuda açıklamalarda bulunan Gündoğan siyasete dönüp dönmeyeceğinin de cevabını verdi…

İŞTE PROF. DR. METE GÜNDOĞAN’LA YAPILAN O RÖPORTAJ

Selim Akduman: Suriye’de yaşanan uçak krizi ve akabindeki sürecin yönetilmesi konusunda ne düşünüyorsunuz?

Prof. Dr. Mete Gündoğan: 22 Haziran’da Suriye güvenlik güçleri tarafından uyarılmadan düşürülen RF4 keşif uçağımızın pilotları yeni bulundu. Şehit pilotlarımıza Allah’dan rahmet, geride kalan eş dost ve yakınlarına başsağlığı diliyorum. İdarenin bu tür olaylar karşısında hazırlıksız olduğunu gözlemliyoruz. Halbuki, iç savaş diyebileceğimiz bir sürecin yaşandığı komşu bir ülkeden gelebilecek her türlü sıkıntıya karşı hazır olunması gerekiyordu.

Örneğin, savaştan kaçanların sığınabileceği bir çadırkent planlanmış ve uygulamaya konulmuş. Bunun olumlu sonuçlarını görüyoruz. Ancak, siz bir komşu ülkenizin yönetimine karşı çok net tavır alıyor ve ona karşı savaşanları destekliyorsunuz. Dolayısıyla her türlü tehdite açık hale geliyorsunuz. Her türlü tehdit çalışılarak kategorize edilebilirdi. Bu yapılmamış. Bir eksikliktir.

Buna rağmen, çok kısa zamanda uygun ve te’dib edici bir eylem ile hemen karşılık verilebilirdi. Bu savaş etmek demek değildir. Te’dib edici eylem edeblendirici, aklını başına aldırıcı, terbiye edici eylemdir. Bu eylemin neler olabileceği önceden senaryo/vaka bazında çalışılarak bulunabilirdi. Öyle bir eylem yaparsınız ki bu hem Suriye’nin aklını başına toplar hem de bu olayı yakından takip eden bütün dost ve düşmanlara ders olur. Maalesef bu yapılamadı.

Kanaatimce bu yapılmayıp konunun NATO ve uluslar arası arenalara taşınması da yanlıştır. Neticede Suriye halkı kardeş bir halktır. İdareler gelir gider. Bizim, bir kardeş halka karşı Batı’lı mekanizmaları harekete geçirmemiz yanlış olmuştur. Batı te’dib etmez tahrib eder. Suriye ve bölge üzerinde onların vizyonu ile bizim vizyonumuz aynı olamaz ve olmamalıdır da. Aynı yerden bakmıyorsak farklı şeyler görürüz.

Selim Akduman: Ülkemizin dış politikası hakkında ne dersiniz?

Prof. Dr. Mete Gündoğan: Epey bir zamandır, dış politika pratikleri ile söylemleri/teorileri arasında çok büyük farklar var. Örneğin “komşularla sıfır sorun” güzel bir konsept. Ancak konseptin altı yeterince doldurulmamış. Bu konsept ile yola çıkan bir politik yaklaşımın bir komşu ülke ile savaşın eşiğine gelmesi kabul edilebilir ve makul bir süreç değildir.

Pratik ve teoriği uyuşturacak epey çalışma yapılması gerekiyor. Kitaplarda, makalelerde yazılan ya da konferanslarda ifade edilen barış kurguları pratikte de yoruma mahal bırakmayacak derecede bir açıklıkla görülmelidir. Maalesef henüz görülmüyor.

Selim Akduman: Küresel ekonomik gelişmeleri ve krizleri gözönünde bulundurarak, Türkiye’nin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Prof. Dr. Mete Gündoğan: Türkiye finans piyasası sıcak para ve yüksek maliyetlerle dönen bir piyasa. Muhtemel bir savaş veya büyük bir felaket/deprem vs gibi gelişmeler karşısında komple çökme olasılığı yüksek bir denklemi var. Uluslar arası sermaye piyasalarına eklemlenmiş ve Borca Dayalı Para Sistemi (BDPS) içerisinde yuvarlanıyor. İşte burada da her ihtimalin ve senaryonun çalışılması gerekir.

Henüz BDPS alternatifi çalışılmıyor. Daha da üzücü yanı, BDPS ve zararları tam olarak anlaşılmıyor. Kısacası, BDPS içerisinde olduğumuz müddetçe Türkiye’nin geleceğini aydınlık göremiyorum.

Selim Akduman: BDPS’nin bir alternatifi var mı? Türkiye bundan çıkmak isterse elinde bir yol haritası olur mu?

Prof. Dr. Mete Gündoğan: Elbette var. BDPS’ye mahkum değiliz. Buradaki en önemli konu, içinde bulunduğumuz sistemin doğru teşhisini yapmaktır. Doğru teşhis BDPS’dir. Tedavi ya da çözüm konusunda bir değil birden fazla yol takip edilebilir. Bugün bütün ülkelerde – ama resmi ama sivil toplum örgütlerince – özgün çözüm alternatifleri çalışılıyor.

Biz de bu konuları çeşitli vesilelerle sürekli anlatıyoruz. Yazıyoruz. Ülkemiz kendi sosyo-ekonomik yapılanmasına uygun bir hatta birkaç alternatifi çalışıp hazır olmalıdır. Mevcut gidişin sonu görünmüyor. Hani bir ifade vardır. Gelen bir fırtına karşısında dar görüşlüler evlerinin panjurlarını kapatırlar, akıllı olanlar ise yel değirmenlerini hazırlarlar. Kısacası, alternatifleri ve senaryoları iyi çalışmalıyız. “Yumurta kapıya gelince” sosyal maliyetler çok yüksek olur.

Selim Akduman: İMF’nin Türkiye’den borç istediği ileri sürülüyor nasıl yorumluyorsunuz?

Prof. Dr. Mete Gündoğan: Bu G-20 2012 Los Cabos toplantısında alınan bir kararın Türkiye’ye garip bir yansımasıdır. Karar; küresel finans krizi ile mücadele için IMF’de 450 milyar dolarlık bir ek kaynak oluşturulmasını gerektiriyor. Bütün üye ülkeler buna katkıda bulunacaklar. Ülkemiz de IMF’nin bir üyesi olduğu için 5 milyar dolarlık bir katkı yazılmış.

Diğer bir ifade ile, Türkiye’ye 5 milyar dolarlık bir salma yapılmış. Türkiye’nin bunu vermem deme şansı yok. 5 milyar doları verdi. Bu kaynağın nerede ve nasıl kullanılacağı konusunda ise Türkiye’nin pek fazla bir söz hakkı olmaz. Bu gelişmeyi, IMF bizden borç istedi şekline sokabilmek ancak bize mahsus bir şey olsa gerek! Kalan 445 milyar doları veren ülkelerin hiç birinin medyasında “IMF bizden borç istiyor” diye yazmaz!

Selim Akduman: Başkanlık sistemine bakışınız nedir?

Prof. Dr. Mete Gündoğan: İçinin nasıl doldurulacağına bağlı olarak sıcak bakıyorum. Mevcut sistem ile Türkiye’nin büyük devlet ya da süper güç olma şansı yok. Mevcut sistem artık demode olmuş ve çalışmıyor. Kuvvetler ayrımı kuvvetler çatışmasına dönüşmüş. Fiili olarak zaten böyle bir şey kalmamış. Sistemin her tarafı dökülüyor. Bunun yerine özümüze uygun yeni bir sistem ile çok büyük bir atılım yapabiliriz.

Ayrıca, bu tartışmaları kişilerin üzerinden yapmamalıyız. Kişilere bakarak sistem sorgulaması yapılmaz. Bir nevi, bir insanın iyi ya da kötü olduğuna bakarak kullandığı araba hakkında hüküm vermek gibi bir şey!

Dahası, sistemleri olduğundan başka bir formatta da algılamamak gerekiyor. Sistem iman edilecek bir şey değildir. Sistem, insanın refah ve mutluluğunu temin etmek için kullanılan bir formel araçtır. İnsanın ve toplumun ihtiyaçlarına göre geliştirilebilir. Şimdi bazıları, mevcut sistemi iman etmişçesine savunuyorlar. Bunu da anlamak mümkün değildir.

Selim Akduman: Cevaplamayabilirsiniz, ama bu soruyu herkes merak ediyor. Aktif siyasete dönmeyi düşünüyor musunuz?

Prof. Dr. Mete Gündoğan: Evet, bu soru bana çok soruluyor. Cevabım hep “şartlara bağlı” şeklinde olmuştur. Şu anda akademik çalışmalarımı yürütüyor, okuyor, izliyor ve dinliyorum. Aynı zamanda ülkemizin ve dünyanın gidişi hakkında çok farklı kişi ve kesimlerle de değerlendirmelerde bulunuyorum. Fırsat buldukça yazmaya çalışıyorum. Bakalım neler olacak, hep beraber göreceğiz.

İktisat Hareketi…

Bir yanıt yazın