Milletimizin Birikimleri Yönlendirilmelidir
Ekonomide Gavurları Taklit, Akıl İşi Değildir… Bu uyarılarımıza kulak verilmediği için ekonomi yine çıkmaza girdi. İbret alınmadığı için tarih tekerrür ediyor.
İnsana aklı bahşeden Allah’tır. Yükümlü olmanın temel şartı da akıldır. Duyu organları ve deneyler aracılığıyla geliştirilebilir olan akıl zirveye taşınsa da insanın dünya ve âhiret mutluluğunu sağlayamaz. Bunun içindir ki aklı yaratan Allah İslâm’ı da Hayat Düzeni olarak seçmiş ve Peygamberleri aracılığıyla göndermiştir. Böylece dünya ve ahiret saadeti Akıl – İslâm birlikteliğine bağlanmıştır
Bu birlikteliği kullanamazsanız eğitim, hukuk, ekonomi ve diğer alanlarda işleri daha bir karıştırırsınız ama düzeltemezsiniz. Öyle de oluyor.
Yerel Değerleri Keşfedememek
İktidar kadrolarından birçok siyasimizle görüşmemiz sırasında yerel değerlerimizi keşfedip kullanamayışımızı örneklendirme sadedinde şöyle diyorum:
“Borca dayalı para sistemi (BDPS) ve faizli bir ekonomiyle olacağı buydu. Bunu yıllardır anlatmaya çalışıyoruz. Ama anlatamıyoruz. Çünkü sorun sistemden dolayısıyla bunu göremeyen siyasilerden kaynaklanıyor. Onlar da yeniden borçlanmadan gayrı çözüm üretemiyor.”
Paralarımızı, Dövizlerimizi ve Altınlarımızı Getirip Bankalara mı Teslim Edelim?
Hükümet ricali ekonomik çıkmaza her girdiğinde halkımıza “sahip olduğunuz dövizleri bozdurun; altınlarınızı bankalara yatırınız” diyor. Bu çağrıya uymayı da vatanseverlik olarak niteliyor. Daha açık bir şekilde ifade edersek hükümet halkın döviz biriktirdiğine ve altınlara sahip olduğuna inanıyor ve bunu ciddi bir kaynak olarak görüyor.
Hükümetimiz farkında mıdır bilemem ama faizle mücadele edilirken bile bu güne kadar olduğu gibi şimdilerde de bankacılık sistemine güç kazandırıyoruz. Milletimiz zarar göre göre ferasetini geliştirmiştir. Öyle Cumhurbaşkanımızın çağrısı ile altınını ve dövizini artık bozdurmuyor, iyi de ediyor. Çünkü halkın birikimi Ülkemizin bir tür teminatıdır.
Dövizle aşırı borçlanma, tarımı ve hayvancılığı ihmal etme ve özelleştirmeyi halka değil şahıslara yönelik yapma ve insanımızın ahlaken çökertilmesi gibi sebeplerle ekonomimiz zora girdi. Elbette dış düşmanlara da kendi ellerimizle fırsat vermiş olduk.
Kendisini korumak isteyen halk da dolara hücum etti. Bu tehacümü engellemek için kur farkını da üstlenen bir uygulama geliştirdik. Vatandaşı belki bininci defa bankacılık düzenine yönlendirdik. Bankacılık bu mevduatları 18-20 katını faizli kredi (olmayan para) olarak kullandıracak. Bakınız son verilere göre milli olmayan CumhuriyeT (CumhuriyeTİ değil) Merkez Bankasının basılı para miktarı 241 milyar ama bankaların verdiği kredi miktarı 4.2 trilyon TL. Merkez Bankasının bastığı paradan 17 kat daha fazla.
Merkez Bankası bankalara %14 ile faiz verirken bankalar yatırımcıya asgari %23-25 faizle borç veriyor. Bu fahiş faizlerle nasıl üretim yapılıp istihdam ve refah sağlanacak. Ciddi kur farkları oluşursa -ki oluşabilir- bu farkların ödenebilmesi için yeniden borçlanmaya gidilmeyecek mi?
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, sık sık vatandaşlara şöylece çağrıda bulunuyor;
“Milli servetimiz olan evlerindeki döviz ve altını, çeşitli finans araçlarına yatırarak, ekonomiye ve üretime kazandırmalarını istiyorum.“
Cumhurbaşkanımızın bu çağrısını uyulması gerekli vatandaşlık görevi olarak algılayabiliriz. Algılamalıyız da.
- İyi de nereye yatıracağız?
- Ülkemizin kanını emen faiz sisteminin kurumları olan bankalara yatırarak günahkâr mı olacağız?
- Üstelik bankacılık sistemine yatırdığımız altın ve dövizlerimizle zalim faizcilere kazandırırken, ödenecek faizi fakir milletimize ödetip sosyal sefalete aracılık mı yapacağız/nefislerimize ve toplumumuza zulüm mü edeceğiz?
- Bu güne kadar mevduatlara devlet garantisi vererek halkı iğfal ile bankacılığı semirttiğimiz yetmedi mi?
Hükümet madem ki böyle inanıyor ve görüyor neden halkımızı elindeki Türk parası, döviz ve altınlarla devlet denetimi ve desteğinde çok ortaklı yatırımlara yönlendirmiyor?
Bize göre girilen yol sorunludur ve çıkmazdır.
Eğer biz bilgiye ve belgeye dayalı olarak halkın elinde 250 milyar dolarlık bir birikim var olduğuna inanıyorsak bunu doğrudan üretime yönelik yatırımlar ve yatırımcılarla buluşturmalıyız.
…
Ali Rıza Demircan