Yeni Bilgiler Yeni Hükümler Doğurur!
Boğazda yüzyıllardır ikamet eden belli feodal aileler, Osmanlı İmparatorluğu başta olmak üzere Türkiye Cumhuriyetinin ve halkının kaynakları ile millet olma ruhunu yok etmek için 350 yıla yakındır çalışıyorlar.
Kim bu Feodal aileler ?
Bunlar bağlı bulundukları yapıların/organizasyonların direktifleri ile Cumhurbaşkanlarından tutun Başbakanlara kadar, siyasilerin aldığı her kararda, yanlış yada doğru olup olmamasını ve millete zarar verip vermemesini önemsemezler. Hatta siyasinin zararına da olsa sonuna kadar destekçisi gibi görünürler. Onların ortak özelliği her devrin adamları olmalarıdır. Gizli Siyonist Masonik yapılarla ilişkili oldukları için tanınmaları ve tespit edilmeleri oldukça güçtür.
Feodal aileler geçmişte aktif haldeydiler.
Siyasetin tıkandığı dönemlerde ortaya çıkıp, sanki ülkeyi çok düşünüyorlarmış gibi; “… olmalı”, “… yapılmalı” gibi dikkat çeken ve gündem olan açıklamalar yaparlardı. Cumhurbaşkanı ve Başbakanların hep yanında olurlardı. Sonra Cumhurbaşkanı veya Başbakanı kullanılmış mendil gibi atarlardı. Bunu uzun bir süre kimse anlayamazdı. Anlaşıldığında ise iş işten çoktan geçmiş, ah vah edilmesi de para etmezdi.
Boğazdaki feodal aileler zamanında Süleyman Demirel’i, Kenan Evren’i, Turgut Özal’ı kullanılmış mendil gibi atmışlardı.
Boğaz’da ki feodal aileler yeniden aktif olarak devredeler.
– Bakalım bu sefer hangi güce hizmet edecekler?
– Yoksa Siyonizmin kripto kadrolarını değiştirme zamanı geldi de onlara mı hizmet edecekler?
– Şimdilerde kendi aralarında da güç mücadelesi içinde olan Siyonizmin hangi kanadıyla işbirliğine girip, hizmet ederek 350 yılı aşan çalışmalarına hız kesmeden devam edecekler?
Günümüz de ise feodaller ailesinden, üst bir aklın ürünü olduğu apaçık belli olan ve gündemimizi de uzun bir süre meşgul edecek gibi görünen, bazı sözler ve açıklamalar atıldı ortaya.
Bunlar; “CHP kapatılabilir” ve “CHP seçimlere sokulmamalı” temelli olan bir sürü sözler ve açıklamalardır.
Türk siyasi tarihinde yaşanan olaylara, sonuçlarına ve yaşanılan tecrübelere baktığımızda, günümüzde bunları diyenlerin, Siyonizmin kuzu postuna gizlenmiş iç güçlerle ilişkiler ağında; yeni nesil POLİTİK DARBELER AĞI gibi bir organizasyonun içinde olabileceği şüpheleri uyandırıyor sanki!
Peki şimdi sıra kimde?
Sıra bunlara engel olabilecek herkeste olabilir.
Bu Cumhurbaşkanı da olabilir, Muhalefet liderlerinden biride olabilir.
Her ne kadar hatalı karar ve uygulamalarıyla icraatlerine itiraz etsekte, sayın Cumhurbaşkanına bunları söylemeyi hem vatandaşlık hemde bir müslümanın görevi olarak görmekteyim.
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aldığı her kararda, yanlış yada doğru olup olmaması, ona zarar verip vermemesi gibi olasılıkları da önemsemeden, sonuna kadar destekçisi gözüken bu feodal ailelerin, tekrar ortaya çıkması yada, o feodal ailelerden olmak için gayret sarf eden zibidileri, uyanık olup fark edip bertaraf edemezsek, bunlar her devirde olduğu gibi bugünde bizdenmiş gibi yalancı postuna bürünerek; “destekliyorum” hokkabazlığı ile; bir süre daha bizleri emerek, milletimizi zayıflatmaya devam edeceklerdir.
Şimdi gelelim onların arzularına bilmeden asker olmamak için neler yapılmasına;
Önce, vatandaşın da kafasını karıştıran; “CHP kapatılırsa ya da seçime sokulmazsa neler olabilir !?” sorusuna cevap arayarak başlayalım.
CHP kapanırsa halkın büyük ekseriyeti ya da en az yarısı seçimi boykot eder. Ortaya çıkan sonuçlarda halk tarafından kabul görmeyeceği için, lakap ve isim takmada mahir olan halkımız, en başta yeni seçilen Cumhurbaşkanına; “Çeyrek Başkan” diyebilir. Bu da Cumhurbaşkanlığı gibi bir makamın itibarını zedeleyecektir. Halkın çok sert muhalefetine maruz kalınabilir. Son sekiz senede Türk halkında gözle görülen protesto etme kabiliyetlerinin arttığını da dikkate alırsak, halk sokaklara inebilir. Sonrası, olası kaoslara kapı arayabilir.
Bu konuda çok senaryolar üretilebilir. Makalemin, komplo Teorilerine dönmemesi için kötü senaryolara devam etmek istemiyorum.
Ama şu bir gerçek ki; bir süre sonra erken seçime gidilmek zorunda kalınacaktır. Bu seferde erken seçime sokmak zorunda kalınacak CHP li bir seçim, 1950 seçimlerinin bir benzerinin bu sefer CHP’nin lehine, tarihin tekerrür etmesi ile sonuçlanabilir. Bu sürpriz gelişme CHP için, 1950’nin rövanşı gibi algılanırsa, İslami Camianın geçmişten gelen, her şart ve zorlukta mücadele etme şevkini ve azmini kırar. Sonrasında uzun bir uyku dönemine girilebilir.
Bu olası gelişmeler ve sonuçları, olası sorunlar kadar birçok soruları da akla getirecektir İslami Camiada;
– İslami Camia “CHP Gelirse…” diye hâlâ yaşadığı korkularını, kendi elleriyle yapacakları hata ile karşılarında bir anda bulabilirler mi?
– İnanç özgürlükleri kapsamında elde edilen kazanımlara bir şey olur mu?
– Kapatma yada seçime girmesi her hangi bir şekilde engellenmesine “şimdi hesap zamanı” diyerek hırslanıp; “devri sâbık yapıyoruz” diyerek, işi dindarlardan intikam almaya kadar götürür mü?
İşte, kimse buna tam da emin değil !!
Yakın tarihte canlı canlı yaşadığımız 28 Şubat dönemi hâlâ zihinlerimizdedir.
“Amma da salladın ha!” denmesine fırsat vermemek için üzerinde çokça polemikler yapılan ve yapılmaya da devam edilen, tek parti dönemine kadar inmeye gerek görmüyorum. 28 Şubat süreci yeterli olacaktır. 28 Şubat süreci devam ederken, inançlı kesimlere karşı, (evde oturanların dışında) neredeyse her alanda savaş açan eski CHP’nin geçmişiyle yüzleşip aynı hataları tekrarlamama, bunlardan kurtulmak ve; “inanç özgürlüğünde halkla aynı düşünüyoruz” diyerek, barışma gibi bir değişim eğilimi içinde olan günümüzün CHP’si, bu konuda tam manasıyla Türk halkına ve inançlı kesime yeteri kadar güven verebilmiş değildir.
Şimdi burada da siyasilere çok önemli görevler düşüyor!
Seçtiğimiz siyasilere düşen görev, bu endişelerin her iki kesimde de yaşanmasına meydan vermemek kadar gerçekleşmemesi için bunların ülkenin iç güvenlik meselesiymiş gibi çok daha fazla önemseyip, ona göre stratejiler belirleyip, tedbirler almasıdır. Çünkü devlet ve hükümetler bunun için vardır.
Nefislere hoş görünen ve siyasi rakibini, bertaraf edebilecek iyi bir fırsatmış gibi güzel sözlerle sunulan, ama kirli amaçlı böyle teklifleri milletçe elimizin tersiyle itmeliyiz. Teklifi sunanları da haddini bildirip, kovmalıyız.
Peki güncel tartışma konusu olan “parti kapatılsın” yada “seçime sokulmasın” senaryosu SİYONİZMİN bir oyunu olabilir mi?
– Küresel güçlerin ve onların işbirlikçilerinin uzun süredir Türkiyede, halkıyla beraber her kesimin tüm sinir uçlarını gerip, siyasi taraflarında birbiriyle uzlaşmaması için çok daha keskin uçurumlar oluşturma hedefleri olduğu bilinen gerçeklerdir. Bu hedefleri gerçekleşirse siyasilere yönelik yapılabilecek şantaj ve tehditlerle böyle bir siyasi kararlar aldırtarak kapatma yada seçime girmemesi için yasaklar getirilmesini başarmaları hâlinde, halkı sokaklara döküp, toplumsal kargaşayı fırsata çevirmek için yapacakları/yaptıracakları her hangi bir kanlı yada bir başka operasyonel saldırılar veya siyasi suikastlerle ülkemizi iç kargaşanın, kaosun ve iç savaşın eşiğine getirmek isteyeceklerdir. Zaten 98 yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bunu çok kez denediler. Ama bugün içinde bulunduğumuz süreç, geçmiştekilerden çok daha hassas ve kritiktir.
Velhasılı Kelam;
Boğazdaki feodal ailelere karşı çok dikkat edilmeli ve her hareketleri söylem ve açıklamaları adım adım takip edilip, en iyi stratejistler, sosyologlar ve konunun uzmanları tarafından kusursuzca analiz edilip, onlara hissettirmeden siyasi, politik ve sosyolojik hatta mali, karşı hamleler yaparak pasif duruma getirilmelidir.
Yoksa, medya ve iletişim alanları başta olmak üzere, her alanda olan ve tıkır tıkır faaliyetlerini sürdüren bu feodal aileler, öyle hamleler yaparlar ki, size; “Ben küresel güçlere ve onun işbirlikçi taşeronları olan feodal ailelere hizmet etmedim, bundan sonra da hizmet etmem” dedirte dedirte, hizmet ettirir de haberimiz bile olmaz.
Bu konular da; “SİZİ UYANDIRIYORUZ” diyerek iyiye kötü, kötüye de iyi diyerek; yazıp, çizen, konuşan ve çay sohbetlerinde yüksek sesle bunları konuşmakla kalmayıp, sosyal ağlarda bunların yayınlarını yapanların UYUTAN olma ihtimaline karşı çok dikkatli olunmalı ve onların etkileri altında kalınmamalıdır.
Mevlam milletimize ve devletimize zeval vermesin;
Hain planları olanlara da fırsat vermesin.
AMİN…
Vesselam
Sadi ÖZGÜL