Mete Gündoğan ne okuyor, ne anlatıyor? Bi̇ri̇leri̇ nerelerde gezi̇yor?
“Çok okuyan mı bilir, çok gezen mi..?” diye sorulur ya hep. Sanki; okumaya ikame edilebilecek başka bir seçenek var gibi.
Gezmekse; gördüğün, duyduğun ve etkileşimde olduğun olayları okumadıktan/okuyamadıktan sonra neye yarar?
Bir de; sayfalarda gezdirmek vardır gözleri, yormak. İnternetle hayatımıza giren, son yılların moda tabiri, “sörf yapmak” fiilinin ata sporu… Fazlaca ısrarı; Hoca Nasrettin fıkralarında, sayfalar arası üzüm tanesi aramakla geçen bir ömre benzer.
Uzun lafın kısası; “bilmek” yalın gezmelerin haddi değildir. Çünkü; bilmek, idrak etmenin, idrak ise okumanın tezahürüdür. Gezmek; eğer kişinin okuma becerisi varsa bir anlam ifade eder. Anlamın, idrakin önünü kesen, üzerini örten gezmelerse; züppeliktir, hovardalıktır.
Bu yazımda; gezdiği, gördüğü, yaşadığıyla ...