İktisat Hareketi bir kadro hareketidir. İnsanların istikameti ve bilgi birimi birikimi ile ilgilenir.

Vade farkından kredi kartına

Rızkın büyük oranda ticarette olduğuna inanırız.

Bugünkü piyasa şartlarında, ticari faaliyetlerin ‘onda dokuzu’na karşılık gelen kısmı oldukça geniş ve bereketli tahayyül ederiz. Demek ki; ticaretle gelen rızkın referansı çok geniş. Ticareti, sadece mal alıp satmak olarak görmemek gerek. Meselenin birçok yönü olmalı.

Bu kadar geniş imkanlara sahipken, bizim tüccar sattığı ürünün finans maliyetini karşılayacağım diye elindeki parasal türevden vazgeçiyor. Böyle davranarak müşterileri üzerindeki hakimiyetini kaybediyor. Piyasa yapıcı olabilme rolünü de kullanamamış oluyor, tabi.

Tüccar olarak, alış verişinize ve alışverişinizin sağlandığı ortama (pazara) sahip çıkmazsanız kazanamazsınız. Nitekim kazanamıyorsunuz. Hepiniz bir bir batıyorsunuz. İş adamları derneklerine bakıyoruz, iş adamlarının çoğunun zor durumda olduğunu görüyoruz. Esnaf ve ticaret odalarının faaliyetlerine bakıyoruz, hiç birinin üyelerinin sorunlarını çözmeye muktedir olamadıklarını görüyoruz. Çünkü ticaretlerine sahip çıkmadılar. Ticaretin yapıldığı sahayı (pazarı), büyük çapta finans kurumlarına terk ettiler. Esnaf ve tüccar hinterlandını kaybetti.

Esnaf ve tüccarın pazardaki gücü zayıfladıkça, müşteri üzerindeki etkisi de azalıyor.

Tüccar peşin, ya da peşin fiyatına vadeli satış imkanı ile piyasayı hareketlendirme inisiyatifini gösteremedi. Bunu, işlerini doğru organize edememelerine bağlıyorum. Esnaf dernekleri, ticaret odaları neden var? Bu soruya verilmesi gereken cevapla, içinde bulundukları durum örtüşmüyor.   

Tüccarın piyasa yapma inisiyatifinden feragat edip, bunu bankacılık sektörüne kullandırmasını da anlamak zor. Çek ve Senet ile pazarda oluşturulacak canlılık sayesinde “vade farkı (faiz) gelirinin” çok çok üzerinde bir katma değer oluşacaktı. Peşin fiyatına vadeli şekilde olacak bu tabi. Zaman zaman buna da karşı çıkanlar oluyor. Peşin fiyatına vadeli nasıl olur, diye soruluyor.

Bankalar kredi kartına taksitli bonus kampanyaları adı altında, peşin fiyatına taksitle satış yapmıyorlar mı? O halde tüccar aynı kampanyayı çek ve senetli satışlarında neden uygulamasınlar. Bu vesileyle hem borçlanmamış hem de maliyetleri aşağı çekmiş olacaklardı. Bir yandan da tabanı regüle edeceklerdi.

Nitekim; bankacılık sektörü, tüccarın vadeli pazarını bypass etmeyi başardı.

Kredi kartları, ihtiyaç kredileri, KMH, sektör kredileri gibi “peşin fiyatına taksit” kampanyalarıyla, tüccarın boşalttığı alanı doldurdu. Esnaf ve tüccara, sağlıklı bir şekilde ticaret yapma alanı, neredeyse kalmadı. Bu konuda bilinen iş adamları derneklerinden, esnaf ve ticaret odalarına ve yöneticilerine kadar, üzerilerinde çok büyük veballer vardır.

Günümüzde; rızkın kaçta kaçının, ticaretin yapılmaya çalışıldığı alan içerisinde kaldığını bilemiyoruz. Fakat; bunun pek de iç açıcı bir oranda olmadığının farkındayız. Özellikle; bu vebali taşıyan narkozlu güruh da bunun farkında olmalıdır.

Ticareti ve pazarı temizlemeliyiz. rızkın ondan dokuzunun ticaretten olduğu müjdesinden yüz çevirmemeli, tutunup onu yeniden yaşanır kılmalı ve rızkı yüceltmeliyiz.

Sadık USLU

Bir yanıt yazın