Dünyamız ve İnsanlık yeni bir tufanın arifesinde olabilir mi?
Tufan/tufanlar geçmiş kavimlerin yaptıklarından dolayı Allah (c.c) tarafından verilen bir cezalandırma olarak bilinir. Ancak günümüzde ise Adem’in nesline düşman şeytanın ve şeytana tapan şeytanlaşmışların ve Nemrutlaşmış zalimlerin yaptıklarından ve yapacakları altın vuruşların yanında, bir de insanoğlunun kendi elleriyle yaptıkları maddi hatalar yüzünden de başına gelebilir.
Adem’in nesline yönelik insanlık aleyhine altın vuruşlar ve olası tufanlar hakkında YUTAM Başkanı Ömer MEMOĞLU’na sorduk.
YUTAM Başkanı Ömer Memoğlu, İktisat Hareketi’nden, Sadi Özgül’e verdiği yeni demecinde Nuh Tufanı’na atıf yaparak, yeni bir tufan ve devamında ise tufanlar sürecinin arifesinde olduğumuzu belirterek, tüm insanlığın Büyük Sıfırlama (The Great Reset) planına karşı mücadele zamanı olduğunu belirterek, vaktin iyiliğe doğru dümen kırma zamanı olduğunu vurguladı.
- Büyük Sıfırlama (The Great Reset) Planı’nda yeni oyunlar nelerdir?
Bu sorumuza “iklim oyunları, iklim kapanmaları olabilir!” cevabını veren Memoğlu, iklim kanununun Büyük Sıfırlama (The Great Reset) planının bir parçası olduğunu vurgulayarak kritik uyarılarda bulundu.
Memoğlu, “Büyük Sıfırlama (The Great Reset) sürecine COVID-19 davranış değişikliği süreciyle start verildi. Süreçte bir çok etken kaldıraç olarak kullanılıyor” dedi.
Memoğlu; “Aile birliği hedef alındı!”
YUTAM Başkanı Ömer Memoğlu; “Bu etkenler sıralandığında aile birliğinin parçalanması ilk olarak karşımıza çıkmaktadır. Toplumun temel yapı taşı olan aile birliği hedef alındığında ne millet olabilir ne devlet olabilirsiniz. Aile birliğinin korunması olmazsa olmaz çok önemli bir noktadır. Bunun yanında dinsizleştirme, mülkiyetsizleştirme, göç dalgaları ile ulus devletleri milliyetsizleştirme, doğal afetlerin aleyhte kullanılması, iklim silahları ile ekolojik dengenin hedef alınması gibi Allahın yarattığı dünya ikliminin teknolojik bir silah olarak kullanılması noktasında birçok plan ve proje hayata geçiriliyor. Şimdi ise yeni kontrol düzeni mimarisinde iklim kriz alanı olarak lanse ederek insanlığın başına bir bela örülmeye çalışılıyor. Çok dikkatli olunmalıdır” dedi.
- Milletimiz tufan kelimesini duyduğunda aklına hemen Nuh Tufanı geliyor. Bahsettiğiniz insan eliyle yapılacak olan olası tufan ile gerçekte yaşanmış olan Nuh Tufanı arasında bir bağ kurabilir miyiz?
Bu sorumuza “kurabiliriz” diyen Memoğlu; Hz. Nuh Peygamber döneminde insanların Allah’a isyan ettiği ve bu nedenle büyük bir tufanın geleceğinin Hz. Nuh’a bildirildiğini vurgulayarak kıssadan ders çıkarılması gerektiğini belirtti . Memoğlu, “Ağrı ilimiz adını Ağrı Dağlarından almakta ve bu dağlara ‘Eğri Dağları’ ismi de verilmektedir. Eğri Dağları denilmesinin asıl sebebi kutsal kitaplarda da yer alan ‘Nuh Tufanı’ olayına dayanmaktadır. Nuh Peygamber zamanında insanlar doğru yoldan eğri yola sapmış, Allah’a isyan etmiş ve düzen bozulmuştur. İlahi bir emir olarak Hz. Nuh’a bir gemi yapması bildirilmiştir. Hz. Nuh Peygamber ise kendisine gelen ilahi emirin ardından tüm insanları uyarmaya devam ederken bir yandan da bir gemi inşa etmeye başlamıştır. Hatta Hz. Nuh Peygamber bu gemiyi inşa ederken birçok kişi de onunla türlü türlü alay etmiş ve beklenen tufana ise bir türlü inanmamışlardır. Bu günümüz için de geçerlidir. Birçok küresel plana karşı insanları uyaran, insanlara gerçekleri dosdoğru bir anlayış ile söyleyenlere ne kadar da az insan inanıyor. Günümüzde de doğruyu savunmak ne kadar da zor bir hâle geldi. İnsanlar gözlerinin önündeki tehlikeleri göremez hâldeler. Göremeyene göstermeye çalışmakta çok zor” ifadelerini kullandı.
Memoğlu; “Dağlar, taşlar denizlerle birleşmiştir!”
Nuh Tufan’ı dönemini aktarmaya devam eden Memoğlu sözlerini sürdürdü; “Hz. Nuh Peygamber kendisine gelen ilahi emire olan bağlılığıyla bütün canlılardan (erkek-dişi birer çift olarak) inşa ettiği gemisine almıştı. Gemiye yiyecekler yüklenmiş ve Allah’a iman edenleri de gemiye aldıktan sonra başlayan tufanda oğullarından birisi, ‘Eğer tufan olursa ben bir dağa sığınırım!’ diyerek peygamber babasının inşa ettiği bu gemiyi küçümsemiş ve binmeyi reddetmişti. Ne acıdır; baba ile oğulun bile ayrıştığı bir sınava tabii tutulmak Hz. Nuh’un sınavıydı o dönem! Günümüzde de aynısı yaşanıyor. Aile birliği parçalanırken küresel planlara karşı aynı çatı altındaki ailelerde bile bireyler yakınlarını uyarırken aynı ayrışma ile karşı karşıya. Durum çok tehlikeli ve ciddi bir hâl almaya başladı. Uyanık olmak ve gönül gözlerimizi açmak için kalbi niyette bulunmakta yarar var. Eğer uyumaya devam edersek sözde iklim krizi üzerinden yeni bir kontrol düzeni inşa edilecek ve bu uygulama yıkıcı ve köleliğe gidişi hızlandırarak yeni bir kapanma dönemine yol açabilir” dedi.
- Büyük Sıfırlama’nın; (Great Reset veya Global Reset) Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) COVID-19 salgın süreci sonrasında, ekonomiyi sürdürülebilir bir şekilde yeniden inşa etme önerisi olarak sunulmasına rağmen siz ise Büyük Sıfırlama (The Great Reset) sürecinin, küresel bir tufana hatta yeni nesil Nuh Tufanı gibi bir işgal planı olduğunu söylüyorsunuz. Biraz daha açar mısınız bunu!?
Bu sorumuza verdiği cevabında ise Büyük Sıfırlama (The Great Reset) sürecinin küresel işgal planının doktrini olduğunu belirten Memoğlu; “Tıpkı Nuh Tufanı olayında olduğu gibi bir eleme sürecinin içerisindeyiz. Oluşturulan suni krizlere karşı insanlık bir suni krizi atlatsa diğeri ile kuşatılsın diye çok boyutlu bir plan kurulmuş. Tekrar Nuh Tufanı hadisesine dönersek, Tufanın suları çekilmeye başladığında Nuh’un gemisi bir dağın tepesine çarpmış ve tufandan kurtulan herkes bu çarpışma esnasında “Suphanallah” demişlerdi. Bu yüzden Doğu Anadolu Bölgesi’nde Van gölünün kuzeyinde bulunan bu dağın adı günümüzde hâlen Süphan Dağı’dır. Hz. Nuh’un gemisi bu tehlikeyi de atlattıktan sonra dümeni başka bir yere kırmış ve bir tepeye daha çarpmıştı. Nuh Peygamber “Allahü Ekber” diyerek gemidekilerle birlikte bu tehlikeyi de atlatmıştı. O yüzden Erzurum, Kars ve Ardahan illerinin kesiştiği yerde ise günümüzde hâlen “Allahuekber Dağları” bulunmaktadır. Şimdi buradan tüm insanlığa ve milletimize sesleniyorum. Bizler de doğrudan insanlığı hedef alan 5. Nesil Savaş’ın enstrümanlarına karşı bu suni ve yapay badireleri atlatırken Allah’ın adını anmayı ihmal etmeyelim. “inanıyorsanız üstünsünüz” ve “İman varsa imkân da vardır” sözü ile “Şeytanın hilesi zayıftır” ilahi uyarısını asla aklımızdan çıkarmayalım. Çünkü ‘Tuzak kuranların en hayırlısı Allah’tır'” ifadelerini kullandı.
- Geçenlerde iklim savaşı ile 2015 tarihli bir yabancı makaleyi okurken; “Jeofizik savaşta kullanmak için, az miktarda enerjinin eklenmesiyle çok daha fazla miktarda enerji açığa çıkarabiliriz” ifadesi ile karşılaştım. Bu ifadeden yola çıkarsak dünya üzerinde çevresel istikrarsızlıklar oluşturma amacıyla jeolojiyi/jeofiziği bir harp silahına dönüştürmüş olabilirler mi?
Hz. Süleyman’a Allah (c.c) tarafından bahşedilen ilmi güçle tüm varlıkları, rüzgârı, iklimleri ve doğayı kontrol edebildiğini hatırlatan Memoğlu; “Hz. Süleyman Peygambere tüm varlıkları, rüzgarı, iklimi ve doğayı kontrol ettiği bilinmektedir. Günümüzde jeolojik harpte gelinen nokta iklimlerin yapay yollarla müdahaleye uğramasına, oluşturulan yapay fenomenlerin doğa fenomeni olarak yutturulmasına neden oluyor. Birileri Hz. Süleyman Peygambere bahşedilen iklimi kontrol edebilme ilmi gücünü, yüksek teknoloji harp silahları geliştirerek elde etmiş durumda. Allah (c.c) bu teknokratlara fırsat verdiğinden bu gücü elde ettiler. Yüksek teknoloji jeolojik harp silahlarının günümüzde iklimleri değiştirebilmesi, yapay fenomenler oluşturması söz konusu. Bu silahlar ile yapay tufanlar bile oluşturabilirler. Gelinen noktada jeolojik harbe karşı koyma konusunda çalışmalar yapılması hayati öneme sahip olabilir” dedi.
***
Röportaj; Sadi ÖZGÜL